• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam460
Toplam Ziyaret2439879

Meşhur Matematikçiler

23/05/2022

meshur matematikciler


Ramazan Bakkal


Meşhur Matematikçiler – BensonStokaner /Gündoğan Yayınları

Ünlü Matematikçiler

ÖKLİD

Öklid delikanlılık çağında meşhur akademide öğrenim gördüğü Atina’ya gitti. Filozof Eflatun’un kurduğu bilim merkezi daha sonra yazdığı eserlerini çok etkiledi. Eflatun öğrencilerine astronomi, aritmetik, geometri ve müzik harmonisini incelemelerini tavsiye ediyordu.Öklid Atina’da öğrenciyken dünyanın büyük kısmını zaptetmiş olan İskender öldü. Generallerinden Ptolemy İskenderiye’yi başkent edindi. Burayı dünyanın zengin bir ticaret limanı olduğu kadar meşhur bir ilim merkezi haline getirmeye çalışıyordu. Meşhur MUSAEON’u, yani araştırma üniversitesini kurdu. Buraya gelmeleri ve öğretmeleri için her türlü inceleme alanından Yunanlı düşünürleri davet etti. Davet edilenlerden birisi de ÖKLİD’di.

Dershanelerinin, laboratuvarlarının, müzelerinin, kütüphane imkânlarının ve yatakhanelerinin bulunduğu bir tür Üniversite, araştırma enstitüsü. 600 bin Papirüs tomarına sahip kütüphanesi zamanında dünyanın en büyüğüdür. M.Ö. 500-300 yılları.

Öklid elementler adlı eserini burada yazmaya başlar. Eserde Aksiyom adı verilen ilk beş ifade şöyledir:

1.Aynı şeye eşit olan şeyler birbirine eşittir.
2.Eğer eşit miktarlara eşit miktarlar eklenirse, elde edilenler de eşit olur.
3.Eşit miktarlardan eşit miktarlar çıkarılırsa geriye kalanlar da eşittir.
4.Birbirine çakışan şeyler birbirine eşittir.
5.Bütün parçadan büyüktür.

Cebir, matematiğin, sayılar arasındaki ilişkileri açıklamak için harfler gibi özel semboller kullanan dalıdır.

Geometri öğrenmeye henüz başlamış bir öğrenci ona “Bu konuları öğrenerek ne kazanacağız?” diye sordu. Öklid ona kederle baktı. “İşte sana üç pens” diye karşılık verdi. “Çünkü öğrendiğin şeyden kazanç elde etmelisin.”

M.Ö. 287 doğumlu. Ölüm Tarihi: …….

Bir gemi bulutu müstahkem Sirakuza şehrine yaklaşıyordu. Kral Hieron “Şimdi emir vermeyeceğim. Bekleyeceğiz:” dedi. Gemiler yaklaştı. Acayip biçimsiz makineler taşları ve kurşun blokları Birden hava çok büyük kaya parçalarıyla doldu. Düşmana mancınıkla atıyordu. Robot gibi demirden çengeller kale duvarlarının öbür tarafına uzandı. Kavisli gemi başlarını yakaladı. Ve onları denizin derinliklerine gömdü. Arşimed’in çokgenlerle çevrili, altıgen biçiminde dev bir aynayı kullanarak güneş ışınlarını hücum eden gemiler üzerinde toplayarak onları yaktığı da söylenir.

Romalı kumandan Marcellus’uh bu geometrik deve karşı zafer kazanamayacak mıyız diye mühendislerine gürledi. Biri bizim adamlarımız surların ötesine uzanan sadece bir halat veya kereste parçası gördüklerinde Arşimed’in onları yok etmek için yeni bir makine icat ettiğini, askerlerin haykırarak kaçtıklarını söyledi. 21 Kuşatma yüzünden yiyecek kıtlığına düşen şehir teslim oldu. Marcellus askerlerine Arşimed’in öldürülmemesini emretti. Arşimed evinde kuma diyagram çizerken Romalı asker odasına girdi. Arşimed çalışmamın üstüne basma diye uyardı. Öfkelenen asker kılıcın çekti ve onu öldürdü.

Kral Arşimed’e dönerek: Bizim kurtarıcımız var. Asil Arşimed bir kere daha Sirakuza’nın gurur kaynağı olduğunu ispat ettin.!
 
Arşimed eski çağların en büyük matematikçisi, mühendisi ve fizikçisiydi. Zamanını matematik keşifleri yapmaya ayırıyordu. Kral ona çözümü imkânsız gibi görünen bir problem sundukça şaşırtıcı bir cevapla veya garip bir buluşla cevap veriyordu. Kral Hieron için yapılan çok büyük gemiyi denize indiremediler. Kral pahalıya mal olan hatanın düzeltilmesi için Arşimed’i çağırdı. Bir pervane ile sürekli olarak çalışan bir dişli çark düzenledi. Bir tek adamla işletilen bu sistemle gemi denize indirildi. Kral Arşimed’in bu başarısına keyiflenerek “Bu günden itibaren ne söylediğine bakılmaksızın Arşimed’e inanılacaktır.” Emrini verdi.

Çalışmasına devam ettikçe daha büyük objeleri de bu biçimde hareket ettirme imkanını fark etti. “Bana üzerinde durabileceğim bir dayanak verin, dünyayı yerinden oynatayım.” dedi.

Arşimed pi sayısının yeri 3 1/7 ile 3 10/71 arasında bir yerdir diye hesapladı.

Kral Hieron bir kuyumcuya taç yapması için bir miktar altın verdi. Taç teslim edildiğinde kral bu adamın bir miktar altını saklamasından ve yerine gümüş kullanmasından şüphelendi. Fakat tacın ağırlığı verdiği altının ağırlığına eşit olduğundan şüphesini ispatlayamadı. Arşimed’i yardıma çağırdı. Arşimed hamama gitti. Suya girdiğinde su seviyesinin yükseldiğini, vücudunun daha hafiflediğini fark etti. Nerede olduğunu unutarak Evreka, evreka (Buldum) diye bağırarak saraya koştu. İspatladığı şuydu: Eşit ağırlıktaki altın ve gümüş, suda tartıldığında, onların artık eşit olmadığıydı. Çünkü daha büyük bir hacme sahip olan gümüş daha çok suyun yerini alıyordu. Böylece kuyumcunun foyası ortaya çıktı.20


ARYABHATTA VE HAREZMİ ms.476 – ganj nehri yakınlarında doğdu. Gupta hanedanı, Fil ordularıyla Hindistanı Hun akınlarının tehditlerinden korudu. Efsaneye göre, prens Gautama (Buda) prens Dandanapani’den evlenmek için kızını istemiş, Başka gençler de istemiş. Güreş, okçuluk, koşma, yüzme yarışmalarında Buda Başarılı olmuş. Sıra matematik’e gelmiş. Büyük bir matematikçi Buda’ya sormaya başlamış. Koti’den büyük sayılar yüzer yüzer nasıl devam eder. Buda bu suale hazırmış. “Yüz kotiyeayuta denir. Yüz ayutayaniyuta yüz niyutayakankara, yüz kankarayavivara… Buda hiç ara vermeden 23 basamağa kadar ezberden söylemiş. Kızla evlenmeyi başarmış.

Aryabhatta matematiğe teşvik edilen az sayıda Hintliden biridir. Onun Aryabhatta adlı kitabı günümüze ulaştı. Kitabının birinci ve ikinci bölümleri matematik ve sayıları yazma sistemi hakkındadır. Matematik üzerine olan bölümün ithafı şöyle: “Brahma’ya, Dünya’ya, Ay’A, Merkür’e, Venüs’e, Güneş’e, Mars’a, Jüpiter’e, Satürn’e ve takım yıldızlara saygıyla Aryhabatta Çiçekler şehrinde muhterem bilimi ortaya koydu.”

Hint matematikçileri, bizim bugün kullandığımız rakamların orijini olan eski Brahmi rakamlarını kullanırdı. Birler, onlar ve yüzler basamağındaki aynı bir rakam farklı sayılarla temsil ediliyordu. 25

Hint matematiği Avrupa’ya nasıl ulaştı? (Harezmi ve Halife Me’mun)

Aryabhatta’dan 300 yıl sonra Bağdat’a doğru yol alan kervanın yolu kesildi. Eşkiyalar yükleri, baharat çuvallarını yardı, değerli taşları yağmaladı. Eşkiyalar çekildi. Yolcular toparlandı. Harezmi elindeki kağıt tomarını pelerininin altında kurtarmıştı. Bağdata geldiler. Harezmi çabucak devesinden atladı. Eğri büğrü dar yollardan göze çarpmayan bir kapıya geldi. Selamünayküm Harezmi! Sağ salim dönmene memnun oldum. Ne haberler getirdin?

“Aleykümselam asil Halife!” diye cevap verdi. Harezmi pelerinin kıvrımlarından bir paket çıkarınca, Halife dikkatle öne doğru eildi. Ambalaj şifre sembollerle kaplı küçük bir kitabeyi ortaya serip bir yana çekildi. Halife tereddüt etti. Alaycı bir bakışla
“Bir hazine mi dostum? Bu garip işaretlerin ne değeri var ki" 26.

Harezmi gülümsedi. "Yüce halife sizden önce Hint rakam sistemi oraya kondu. Az sayıdaki rakamın ekonomik kullanımı bir matematiksel kullanım harikasıdır. Sizin yardımlarınızla bu başarı çok geçmeden bütün Arap dünyasında tanınabilir.”

Güçlü Memun’un öğrenme alanlarındaki bütün yeni fikirleri hoş karşılaması, Harezmi için büyük bir talihti. Bir bilimsel akademi, bir rasathane ve bir kütüphaneden oluşan bilgelik evi doktorların, hukukçuların, müzikçilerin, şairlerin ve bilim adamlarının ilmine sunulmuştu.

Harezmi halifenin en mükemmel matematik araştırmacılarından ve gerçekte ortaçağın büyük bilim adamlarında birisiydi. Onun adı Muhammed İbn Musa idi. Onu tanıdığımız adı ise 750 yılında dünyaya geldiği Hazar denizinin doğusunda. Dünyaya geldiği Hazar veya Hive’den türetilmiştir. Harezmi sadece hint rakamlarının değerin takdir etmekle kalmamış bu konuda küçük bir kitap da yazmıştı. Bu kitap ne çok yer gezdi. Arapça olarak o dönemde İspanya’yı da içine alan Müslüman dünyasını dolaştı. Birkaç yüzyıl sonra elementleri çeviren İngiliz Keşiş Adelhard tarafından Latinceye aktarıldı. Az sayıda Avrupalı başta aşina oldukları Latinceyi tercih etmişlerdi.

Fakat sonunda bir İtalyan matematikçi Fibonaccı Hint Arap rakamlarını tanıdıktan sonra tercihini açıkladığı bir matematik kitabı yayınladı. Kitap yeni sistemin yayılmasını teşvik etti. 12.yy.da Almanca bir aritmetik kitabı 20.yüzyıl öğrencilerinin kolayca tanıyabilecekleri bir çarpım cetvelindeki sayıları içeriyor.
Küçük yuvarlak Aralar sıfır (boş) anlamında diyorlardı. Latince zephyrum olarak tercüme edildi. Daha sonra İtalyancada zero olarak kısaltıldı.

Harezmi’nin bir başka önemli eseri de Fonksiyon bulma ve denklem hesabı idi. Bu metin Latinceye çevrildi ve 16.yüyıla kadar Avrupa üniversitelerinde başlıca matematik kitabı olarak kullanıldı. Bu eser el-cebr veya genel kullanım şekliyle CEBİR kelimesini takdim etti. Aryhabatta ve Harezmi en tekili biçimde yüzyıllar ötesinden el ele tutuştular. Onların düşüncesi dünya üzerindeki her dersanede yankılandı. On tabanlı rakam sistemini geliştirerek ve kullanarak, bu iki matematikçi, matematik tarihinde devamlılığını koruyan katkıda bulundular. S.27


DEKART Fransa / 1596

Çatlak tavan boyunca ilerleyen bir böcek dikkatini çekti. Asker bir köye başına geçen böceği seyretti. Birdenbire sıçrayarak oturdu. Eğer böceğin yolu üzerindeki her bir noktanın en yakın iki duvarın her birine uzaklığı bilinirse, o zaman böceğin yolu matematiksel olarak resm edilebilirdi. Bu böcek aylardır onu uğraştıran probleme anahtar olabilirdi. Genç Rene Dekart böceğin yolunda yeni bir geometrik yaklaşım için ipucu görmüştü. Bu zayıf ipucunu yakaladı onu modern matematiğin enleri arasına yerleştiren çok parlak bir buluş haline getirdi.

Eğitimi için yatılı olarak Ya Flech’e gönderildi. Çelimsizdi. Bir keresinde “İyi matematik çalışmak ve sağlığı korumak için tek çare, bunları yapma istidadı gösterene kadar yataktan asla kalkmamaktır” diye yazdı. 1612’6e son sınavını verdi. Paris’e gitti. Matematik araştırmalarını geliştirmek için şehre gelmiş olan iki eski okul arkadaşına rastladı. Onların yoğun matematik ilgileri bulaşıcı oldu ve bundan sonraki iki yılını matematik çalışarak geçirdi.

1616 yılında dini savaşlar vardı. Hollanda ordusuna katılmağa karar verdi. Nollanda kasabasında dolaşırken eski bir hanın duvarındaki bir posteri fark etti. Tesadüfen geçen araştırmacı bir adama kelimeleri çevirmesini rica etti. “Eğer ortaya atılan geometri problemini çözmeyi deneyecekseniz!” …. Dekart ilgiyle başının eğdi.

Araştırmacı posterin çevirisini tamamlar tamamlamaz Dekart çalışmaya başladı. Birkaç saat içinde bütün Avrupadaki matematikçileri şaşırtmış olan problemin doğru olan sonucuna ulaştı. Genç asker bu tecrübeden o kadar zevk almıştı ki hayatını matematiğe adamaya karar verdi.

Matematik Ortaçağ Avrupasında yavaş gelişmişti. 17.yüzyıl başlarında çarpma işlemi oldukça güç düşünülüyordu. Bize şimdi son derece aşina gelen (+) ve (–) işaretleri geniş ölçüde kullanılmaya henüz başlamıştı. (=) işareti 1540 yılında Recorde adında İngiliz matematikçisi tarafından önerilmişti.

1619 yılında Dekart bir dizi rüya gördü. Okul ve kiliseden büyük bir güce doğru esen fena rüzgârlarla üfürüldüğünü gördü. İkinci rüyada şiddetin kendisini incitemeyeceğini anlayarak korkunç bir fırtınada sükunetle, bilimsel ilgiyle seyrederken tasavvur ediyordu. Üçüncü rüyada kendisini bir şiir “Hayatın hangi yolunu izlemeliyim?” okurken gördü.

Rüyaları doğayı incelemeye çağrılarak yorumladı. Bilimsel çalışmaları üzerinde etkisi olan büyük bir cilt üzerinde çalışmaya başladı.

1621 yılına kadar matematiğin askeri seferlerden çok daha iddialı bir macera sunduğunu fark etti. Görevinden istifa ederek bundan sonraki beş yılını Almanya, Hollanda, Danimarka, İsviçre ve İtalya seyahatleriyle geçirdi. Turistik ziyaretler yerine matematik incelemeleri ve tartışmalarında yoğunlaştı.

Bindiği geminin katil tipli mürettebatı kâğıt dolu valizlerinden onun zengin biri olduğuna hükmedip cüzdanını çalmaya, yumrukla bayıltarak denize atmaya karar verdiler. Dekart planlarını aralarında fısıldaşırken duydu. Kılıcını çekip üzerine gelen gemicilerin karşısına dikildi. “Beni en yakın limana götürün. Yoksa kılıcımı boyunlarınızda bileyeceğim” diye tehdit ederek tehlikeden kurtuldu.

Kısa süre sonra Dekart iyi kılıç kullandığını ispatlayacak bir olay daha yaşadı Kaba bir adam Dekart’ın yanında bulunan bir hanıma hakaret etmiş ve Dekart hemen onu düelloya davet etmişti. Birkaç kılıç darbesiyle adamı dizlerini üzerinde özür dilemeye mecbur etti. “Senin canını almayacağım:” diye kükredi Dekart, “Çünkü özellikle senin ölüm manzarandan bu bayanı kurtarmak isterim!” s.31

Bütün Avrupa’daki büyük bilim adamlarıyla ilişkisini devam ettirdi. Bu dönemde kimya, tıp, anatomi, meteoroloji, astronomi, optik gibi birçok konu ille ilgilendi ve bunların her biriyle uzun uzun meşgul oldu. Bir ara optik aletleri yapmaya bile teşebbüs etti. Oldukça başarılı oldu.

Büyük şaheseri “Bilimlerde gerçeğin aranması ve aklı doğru biçimde yönetme metodu üzerine konuşma” adlı eserin 18 yılda tamamladı. Zamanı iyi kullanmıştı.

Dekart sık sık kendisine “Biz herhangi bir şeyi nasıl bilebiliriz?” diye sorardı. “Eğer bildiğimiz bir şeyi kesin olarak söyleyebiliyorsak, herhangi bir şeyi nasıl öğreniriz?”

Düşünce dolu yıllardan sonra tek cevabı “Bilimsel metodun verdiği” sonucuna vardı. Eğer bilim adamı dikkatle deney yapar ve sonra da elde ettiği sonuçlara matematik akla uygularsa, onun bulgularının doğru kabul edilebileceğini anladı. Metot üzerine konuşma adlı eserinde bu konudaki düşüncelerini açıkladı.

Dekart’ın analitik geometriyi keşfi matematik tarihindeki en parlak başarılarından biri olarak kabul edilir. “Bir denklem, iki miktar arasındaki eşitliği ifade eden matematiksel bir cümledir:” dedi Dekart.

1646 yılında İsveç kraliçesinin özel hocası olması için davet edildi. 19 yaşındaki kraliçe Dekart’ın matematik teorilerini okumuş ve matematik öğretmeninin o olması gerektiğine karar vermişti. Dekart’ı İsveç’e göndermesi için özel bir gemi gönderdi.
Christine sıradan bir bayan değildi. Yetenekli ve bağımsız bir yönetici olmasının yanında iyi bir okey ve avcıydı da. Az yemek yer ve az uyurdu. Soğuk kütüphanesinde saatlerce okuma alışkanlığına sahipti.

Dekart kraliçenin davetine olumlu cevap verdi. Christine’nin hevesli bir öğrenci olduğunu işitmişti ve ona öğreteceğini umuyordu. Fransa’nın İsveç Büyükelçisi Dekart’a elçilikte özel bir oda verdi. Dekart İsveç’in ormanlık kır bölgelerini gezmeyi planlamıştı.

Zavallı Dekart ne vahşi İsveç kışına ne de kraliçenin saçma kaprislerine hazırlıklı değildi. Kuvvetli iradeli genç kraliçe Dekart’ın derslere başlamak için her sabah saat beyte saraya gelmişini emretti. Açık kütüphane pencerelerinden kar üfürürken, Christine titreyen hocasıyla sevinç içinde matematik konularını tartışırdı.

Kraliçe onun İsveç bilimler akademisin mükemmel bir başkan olacağına karar verdi. Düşüncesizce tükettiği matematikçiyi daha da üzen her öğleden sonra akademi toplantıları programladı.

Soğuk, fazla çalışma ve uykusuzluk onun zaten zayıf olan bünyesini bitirdi. Ciğerleri iltihaplandı. 1650 yılında 54 yaşında öldü.

Bilim bir ağaca benzetilebilir. Metafizik kök, fizik gövde, mekanik, tıp ve ahlâk başlıca üç dalıdır.” Demişti Dekart. Dekart gibi büyük düşünürlerin titiz bakımı ile bilim ağacının büyüyüp gelişebileceği eklenebilir. S.33


NEWTON

LAGRANGE

16 yaşında Turin’de matematik profesörü oldu. Öğretmenlik görevini ileri matematik araştırmaları ile kaynaştırdı. Zaman geçtikçe dizisinin olgunlaşmış biri fadesini İsviçreli matematikçi EULER’e gönderdi. EulerLagrange’ın dehasını bir kere daha takdir etti. 1764-1788 arasında Fransiz bilimler akademisinden beş ödül kazandı. Lagrange 30 yaşında Sardunya kralından matematik başarıları nedeniyle ve Londra’ya bir yolculuk ödülü aldı. Paris’te teorilerini önemli matematikçilerle tartışma imkanı buldu.

LAgrange Prusya kralı buyuk Frederick’ten mektup aldı. “Avrupa’nın en büyük kralı, Avrupa’nın en büyük matematikçisini sarayında görmek ister.” BU övgü ile gururlanan Lagrange daveti kabul etti.

Frederck Lagrange’ı derhal Berlin akademisinin matematik bölümünün müdürlüğüne tayin etti. 20 yıl kaldı bu görevde. Alman meslektaşları onun düşünceli davranışlarını ve entelektüel alçak gönüllülüğünü takdir ettiler. Lagrange şüpheli olduğu bir matematik problemi için “bilmiyorum” der ve sonra merakı üstün gelir, büyük bir ilgiyle problemlere girişirdi.

19 yaşında iken başladığı analitik Mekanik’i “bilimsel şiid” olarak tavsif etti. Burada LAgrange denklemleri olarak bilinen genel hareket denklemleri bulunmaktadır. 1786 yılında Büyük Frrederick öldü. Lagrange daha misafirperver bir ortam aradı. Fransa Kralı 16. LuiLagrange’ı Fransız Akademisinin üyesi olmaya davet etti. Paris’e dönüşünde Lagrange’ı kral ve meşhur karliçe Marie Antuinette karşıladı. Ve Louvre’daona bir apartman dairesi verildi.

Yüzyıllarca Fransızlar ayrı ayrı kendi ölçü sistemlerini kullanmış ve elde edilen sonuçların karmaşıklığı hükümeti LAgrange’dan yardım istemeye yöneltmişti. Başkanlığındaki komisyon dünyada kullanılan resmi ölçü sistemi olan metrik sistemi kurdu. Kuzey kutbundan ekvatora uzaklığı hesaplayarak işe başladılar. Sonra bu uzaklığın on milyonda biri olan 39.37 inç’e eşit, yaklaşık üç feet, 3 inç olan uzunluk birimine metre dendi. Temel ağırlık birimi olarak gram, temel hacim birimi olarak litre seçildi.

Ölçü biriminde bir miktardan diğerine geçiş için 10 ile çarpma benimsendi.

1 metre 39.37 inç 10 metre=dekametre (dem)
1/10 metre = desimetre (dm) 100 metre = hektometre (hm)
1/100 metre = santimetre (c 1000 metre = kilometre (km)
1/1000 metre = milimetre (mm)

Lagrange 1797’de açılan Paris Ecole Polyteknik’in ilk profesörü oldu. Lagrange öğrencilerin eğitimi için mükemmel bir matematik programı hazırladı. Lagrange’ın Paris’in ihtilal döneminde iyi bir ruh haline dönmesinin arkadaşı olan bir astronom’un kızıyla evlenmesiydi. Aralarındaki yaş farkına rağmen evlilikleri mutluydu. Yein eşiyle alış verişte ve balolarda görünmeye başladı.

1799 yılında Napolyon iktidara geldi ve Lagrange’ı sarayına davet etmekte gecikmedi. “Lagrange matematik bilimlerinin yüksek piramididir” dedi. Lejyon Dhonnör nişanıyla ödüllendirdi. S.46 1813 yılına kısa bir hastalık döneminden sonra öldü.


GAUSS Brunswick- 1777 Almanya.

Konuşmayı öğrenmeden önce toplama çıkarma öğrendi. 3 yaşında babasının işçilere verilecek parayı yanlış hesapladığını, doğrusunun 63 olduğunu söyledi. Buna karşılık canını acıtan bir tokat yedi. Bay Gaus’un cehaleti merhametsizliği sara ile birleşmişti. Carl Gaussu, bazen Brunswick dükünün sarayının bahçesine koltuğundaki kitapla gizlice süzülürdü. Orada babasının azarlarıyla rahatsız edilmeden okumak için sakin bir köşe buluyordu. Bir sabah, bir ağaç dalının altına yerleşirken, yakındaki patikada ince bir dal güarültüyle koptu.

“Yaramaz çocuk seni yakaladım.” Diye güldü ortaya çıkan genç bayan. Brunswick düşesi onu durdurmazdan önce Karl panik içinde fırladı.
“Korkma!” diye düşes onu sakinleştirdi. “Buraya sık sık geldiğini biliyorum. NE okuyorsun?”
Carl itaat ederek kitabını gösterdi. Düşes ona sormaya devam etti. Sonunda asil bayan gülümsedi. “Eşim dük genç ziyaretçisini öğrenince ilgilenecektir.” Dedi. “Kısa zamanda ondan bir haber almayı umabilirsin.”

Ertesi sabah parıltılı bir araba Gaus’un evinin kapısına yanaştı. Carl’ın kardeşi Georu Gauss arabadan inen uşaklara ürkek bir bakış attı ve mutfağa kaçtı. Carl’a seni şatoya götürmek için geldiler diye bağırdı. “Bu defa sen kazandın yaramaz şey. Daima burnunu bir kitaba soktuğunda neler olduğuna bak.”

Dük eşinin Carl ile karşılaşma hikayesinden o kadar etkilenmişti ki. Carl’ın hamisi olmaya karar vermişti. Asil adamın Carl’ın bütün okul masraflarını ödeme ve gerekirse daha sonraki hayatında ona yardım etme arzusu inanılmaz bir şanstı. Carl dükle karşılaştığında 14 yaşındaydı. Ertesi şıl mükemmel bir Yunanca, Latince ve edebiyat eğitimi gördü. 16 yaşında ÖKLİD geometrisinin alternatifi bir geometri düşündü ve hayret verici ve doğru bir düşünceye, ÖKLİD dışı geometrinin var olduğunu ifade etti.17 yaşında Gauss, yüzyıllarca güvenilmiş olan sayılar teorisi ispatlarını doğru .biçimde kritik etti. 18 yaşına gelinceye kadar LAgrange ve Newton’un eserlerinin üstesinden gelmişti, Yerel kolejdeki öğretmenleri bu genç matematikçinin kendilerinden çok daha bilgili olduğunu kabul ettiler. BU bilgili adamlar iç rahatlığıyla Gauss’un Göttingen üniversitesine gidişini gözlemlediler. S.50

Burada pergel ve cetvel kullanarak 17 kenarlı düzgün bir çokgen çizmenin metodunu buldu. 1801 yılında ilk büyük eseri Aritmetik araştırmalarını yayınladı. Sayılar teorisi üzerine erken yazılmış bu şaheser ona şimdiki şöhretini getirdi. BU eseri okur okumaz Lagrange, Gauss’a şöyle yazdı: “Eseriniz sizi bir anda birinci sınıf matematikçiler arasına yükseltmiştir. Uzun zamandır yapılan en güzel analitik keşfi kapsayan bölümü çok önemli kabul ediyorum.” S.50O Dük’e şöyle yazdı: “Eğer lütfunuz bana bilimlerle uğraşma fırsatını sağlamasaydı, sizin ödenemez hamiliğiniz araştırmalarımı bu güne kadar teşvik etmeseydi, kendimi asla matematik bilimlerine adayamazdım.” Gauss: “Matematik, bilimlerin kraliçesi, sayılar teorisi de matematiğin kraliçesidir.”! dedi. 1807 yılında Göttingen üniversitesi yöneticiliğine atandı. İlk yıllarda matematik öğrencilerine sık sık konferanslar verdi. Öğretmenlik Gauss için cazip değildi. Hazırlanmayı ve zayıf hazırlanmış öğrencileri can sıkıcı buluyordu.

“En büyük hazzı veren bilgi değil, öğrenmedir.” diye yazdı. Bir krallık güçlükle fethedildikten sonra tekrar kollarını diğer krallıklara uzatan dünya fatihinin de böyle hissetmiş olması gerektiğini tasavvur edebiliyorum.

O kendi krallıklarını, Göttingen’de, sadece bir çalışma tahtası, yazı masası, koltuk ve lamba ile döşenmiş kasvetli bir çalışma odasında zapt etti. Arkadaşına “Eğer başkaları da benim kadar derin ve sürekli biçimde matematik gerçekler üzerinde düşünselerdi, benim keşiflerimi yaparlardı” demdi.

Gauss’un eserlerinin çok azı o hayattayken yayınlandı. Çünkü Gauss yayınlarının mükemmel olması için ısrarlıydı. Bir arkadaşı “fikirlerinin sonsuz zenginliğini bilim camiasından saklamakla suçladığında” Gauss “Ana bölümleri kayıp olan bir bina kurayı sevmiyorum” karşılığını verdi. S.52 Gauss’un sakin tavrı sürekli aktif olan bir zihin yapısını gizliyordu. Eğer bir sohbetin ortasında yeni bir teori düşünmeye başlarsa, aniden düşünceleri içinde kaybolurdu. İnanılmaz konsantre gücü hesaplarının çoğunu zihninde yapma imkânını verirdi.

Gauss hayatı boyunca çarpıcı bir icat dehası gösterdi. Yansımış ışık ile işaretler nakleden bir araç, heliotrope onun icadıdır. 1833 yılında bir elekrik telgrafı kurdu ve bununla düzenli mesalar gönderdi. Astronom b-Brendel onun için şöyle yazdı: “Onun zihni sayı, uzay ve tabiatın en derin sırlarına nüfuz etti; Yıldızların hareketini, yeryüzünün şeklini ve kuvvetlerini ölçtü. Gelecek yüzyılın matematik bilimlerinin inkişafını bizzat yürüttü.” S.52
1855 yılında 78 yaşında öldü.


GALOIS: 1811’DE Paris yakınlarında doğru.

14 yaşına geldiğinde Lagrange ve Norveçli ABel’in eserlerini dikkatle okumaya başladı. Büyük matematikçilerin teorileri hakkında hayaller kurar, derslerini unutur, dikkatsizliğiyle öğretmenlerini kızdırırdı. Bir öğretmeni ailesine ”Matematiğin çılgınlığı bu oğlana hakim olmuş. Sadece matematik dersi aldırmalarının daha doğrusu olacağını” söyledi. Fransa’nın büyük bilim okulu Ecole Polyteknik sınavlarına girmeye karar verdi. Başarılı olacağından o kadar emindi ki sınav için hazırlık yapmayı gereksiz buldu. Problemler basit çıktı, emin bir şekilde okula kabulünü bekledi. Sonuçlar postalandı. Galois başarısızdı. Açıklamasız, alışılmadık problem çözme metodu başarısızlığının sebebiydi. Daha sonra bir matematikçi “İkinci derecede yeteneğe sahip bir sınav yöneticisi yüzünden üstün yetenekli bir aday kaybetmiştir.” dedi. Yeni matematik öğretmeni onun dehasını hemen fark etti. “ BU öğrenci bütün arkadaşlarından üstünlük göstermektedir. O matematiğin sadece gelişmiş kısımları üzerinde çalışmaktadır.” Diye yazdı. Polyteknik’e sınavsız kabulünü ricası boşuna idi. 17 yaşında denklemler teorisinde, matematikte etkisi halen hissedilen değişiklikleri yapmağa başladı. Onun ilgi alanı pür matematikti ve yüzyılında çok az kişi Galois’nin kaleminden çıkan deha kıvılcımlarını anlayabiliyordu.

1829 yılında kesirler üzerine ilk eserini yayınladı. Birkaç ay sonra bütün matematiksel bulgularının bir özetini hazırladı ve destek bulacağı umuduyla Fransız akademisine gönderdi. Galois’nın gönderdiklerini alan Cauchy bunları ya kıskanmış ya da etkilenmemiş olmalı ki hepsini kaybetti. Galois umutsuzca tekrar Polyteknik’e başvurdu. Sınavda ona işkence edenlerin birine bir silgi fırlattı salondan çıktı. Galois 19 yaşındaydı. Cebirsel denklemler teorisini halletti. İçerikteki bir yazıyı Bilimler akademisinin düzenlediğiBüyük Matematik Yarışmasına gönderdi. “Çoğu bilim adamının araştırmalarını durduracak tetkikler yaptım.” Diye yazdı. Akademi sekreterine süratle ulaştı bu yazı. Galois duyunca geri almak için koştu ama notları kaybolmuştu.

1830’da Paris İhtilal kasırgasına tutuldu. Galois matematiğe ilgisini terk etmedi. S.56 İlk dersini bir kitapçıda verdi. “Bilimin ilerleyişi düz bir yol boyunca değildir. Garip bir yol boyunca ilerler ve gelişiminde rastlantının rolü az değildir. Bilim adamı yaratırken mantıksal sonuç çıkarmaz; birleştirir, mukayese eder. Doğruya ulaşmaz; sanki rastlantıymış gibi buna varır.

Galois üçüncü ve son defa Bilimler akademisin bir yazı sundu. Denklemin köklerle çözülebilirliği koşulları üzerine başlığı altında bugün “Galois Teorisi” denilen şaheseri ortaya çıkmıştı. BU yazı bir yıl önce akademiye sunma şerefine nail olduğum eserimin özetidir. BU eser anlaşılmadığından ve ihtiva ettiği teoremlere kesin olarak karşı çıkıldığından burada sadece teoremin bir uygulamasını vererek kendimi tetmin edeceğim. İlgilenenlerin hiç değilse bu birkaç sayfayı dikkatle okumalarını rica ediyorum.”

İhtilal ortamında kendisini hapishanede buldu. 6 ay yattı. Çökmüştü burada. Olduğundan çok yaşlı görünüyordu. Hücredeyken akademinin cevabı da geldi. Mağrur Poisson “M.Galois’nın ispatlarını anlamak için her türlü çabayı sarf ettik. Bunlar anlaşılamaz ispatlar. Argümanı ne yeteri kadar açık, ne de sağlamlığına karar vermek için yeterince gelişmiş. Karar vermek için yazar eserinin tamamını yayınlayıncaya kadar beklemek gereklidir:”

Cevap yazdı. “Kendimi ahmakların alay konusu yaptığımın farkındayım. NE yazık ki en bilimsel ve değerli kitapların yazarının bilmediği şeyi açıkça söylediği kitaplar olduğunu çok az kişi bilmektedir. Çünkü bir yazar okuyucusundan bir problemi saklayarak ona büyük zarar verir.”

Birisiyle düello etmek zorunda kaldı. Ve Düelloda aldığı yarayla ertesi günü öldü. Ölümünden 77 yıl sonra 13 Haziran 1909’da Bourg Le Reine’de Belediye başkanı, akademi sekreteri, ünlü matematikçiler ve önemli bürokratlar Galois için düzenlenen parlak bir törende buluştu. Üniversite Hazırlık kulu müdürü şunu söyledi: “Biz girdiğine pişman olduğu, yanlış anlaşıldığı, kovulduğu ve en canlı övünç kaynağı olduğu bu okul adına Galois’nın dehasından özür dilemek için buradayız.” S.59


VON NEUMANN 1903 Budapeşte.

Bu günün çocukları “Diğer bilim adamları roket ateşleme ya da denizaltı araştırmalarını yürütme gibi heyecanlı şeyler yapmıyorlar, halbuki matematikçiler sadece birçok sayılarla uğraşarak oturuyorlar.” derler. Bu yorum Neumann’ı kimbilir ne kadar güldürmüştür. Bu yüzyılın en parlak matematikçilerinden biri olarak kariyeri ; pür matematik sahasına yapılan mükemmel katkıların yanı sıra, atom bombası ve roketler üzerine bir kitap, poker ve diğer şans oyunları üzerine bir inceleme ve yüksek hızlı elektronik kompütürün geliştirilmesinde öncülüğü kapsar.

Altı yaşındayken sekiz basamaklı sayıları 31 681 320 kafasından ikiye bölebiliyordu. Birkaç yıl sonra hesap kolejinde öğrenime başladı. Ona harika çocuk adını taktılar. Sınıf arkadaşları onun matematik başarılarından ziyade fotoğraf makinesi gibi işleyen belelğinden etkilenmişlerdi. Öğretmenleri Neumannın 10 yaşında 46 ciltlik Alman tarihini okuduğunu ve Macar askeri liderleri ile bu eseri ayrıntılı biçimde tartıştığını gördüklerinde aynı hayrete düşmüşlerdi. Babası bankerdi. Oğlunu Lutheran lisesine kaydettirdi. Onun olağanüstü başarısı Macaristanın meşhur matematikçisi Leopold Fejer’in dikkatini çekti. Fejer ona özel matematik dersleri verdi.1921-1923 arasında Berlin Üniversitesinde kimya tahsili gördü. İki yıl sonra İsviçre’de Teknik yüksek okulundan kimya mühendisliği diplomasıaldı. 1926 yılında Budapeşte üniversitesinden matematik doktorası aldı.

Daha sonra Göttingen üniversitesinden Rockfeller bursu verildi kendisine. Burada 23 yaşında iken Kuantum Mekaniğinin Matematik temellerini yayınladı. Bu eser bütün atom ve nükleer fiziğin üzerine kurulduğu Kuantum teorisi anlayışı için çok önemliydi. Kuantum teorisi: Sürekli olmayan, kuantum denen bağımsız paketçiklerde ortaya çıkar, atom ya da moleküllerle enerji alımı ya da salınımını kabul etmektedir.

1927 yılında Neumann Berlin Üniversitesinde öğretim üyeliği görevini kabul etti. Yeni hocanın öğretim metotları pek çok kaşın kalkmasına yol açtı; notsuz ders veriyor ve sınıfları için henüz çözmediği problemler seçiyordu ki böylece öğrencilerle birlikte çözümlerini bulabiliyordu.

1930 dan sonra Princeton üniversitesinde matematik ve fizik dersleri vermeyi kabul etti. Vo Neumann’ın güç bir problemin gelecek adımlarına yer açmak için tahtayı durmadan silmesini seyreden bir arkadaşı kıkırdayarak şunu söyledi: “Anladım silmeyle ispat.”

1933 yılında Neumann Princeton’da araştırmacılar için yeni açılan uluslararası bir merkez olan ileri Araştırmalar Enstitüsünde profesör olma çağrısını aldı. Orada birkaç yıl matematik araştırmalarına derinlemesine daldı. 2. Dünya savaşı başlayınca yeni Amerikan vatandaşı aniden Amerikan hükümetine askerlik danışmanlık yapmaya çağrıldı.

Çok geçmeden Neumann denizaltı savaşı ve atomik silahlar problemini halletti.

Bilgisayar araştırmalarında ilk adım olarak Neumann psikiyatri çalıştı. Nörolojistlere danıştı ve yüzlerce uzman ile insan beynini tartıştı. Sonra onun tetikte bekleyen bakışları altında kompütürün dizaynı şekil aldı. Sonunda iş başarılmıştı. Neumann’ın karmakarışık yaratısı gözler önüne serilmişti.

MANIAC (Matematiksel Analizci, Nümerik): Bir çok gelecek kompütüre bir model oldu. Bu makinenin hesaplamaları o zaman korkunç hızlı görülüyordu. Makine bir saniyede 2 bin çarpma işlemi yapabiliyor ve önceleri birkaç yıl alan bir problemi bir saatte tamamlayabiliyordu.

NORC (Naval Ordinance Recearch Computer _Kanunu araştırma kompütürü): VonNeumann’ın ikinci kompütürüydü. Bu hünerli makine 24 saatlik bir hava tahminini birkaç dakikada verebiliyor, yer kürenin özü hakkında bilgi kaydedebiliyordu. Atlantik ve pasifik okyanuslarının med ve cezir hareketlerini hesaplayabiliyor, askeri manevra problemlerini çözebiliyordu.

Neuman matematik düşüncelerine kendisini öylesine kaptırırdı ki bir seyahatte mola sırasında eşini arayıp niçin seyahat ettiğini sormak zorunda kalmıştı. Hayret verecek derecede yoğunlaşabiliyordu.

1953 yılında Amerikan güdümlü mermi programına paha biçmeye çalışan bilim adamları ve askeri liderler komisyonuna başkan atandı. Kıtalar arası balistik güdümlü mermi üzerinde çalışıldı. 1954 yılında Atom Enerjisi Komisyonuna atandı. 1957 yılında öldü.

Önemli olan zafer değil, öğrenmek için mücadele etmektir. / Wiener. 04.02.2015 Kartal
 
 
 
Dünyadaki en ünlü matematikçi kimdir?, Büyük Matematikçiler Kimlerdir?, Matematiğin öncüleri kimlerdir?, Dünyaca ünlü Matematikçiler, Ünlü matematikçi, Tarihteki ünlü matematikçiler, Matematikçilerin Hayatı
 
 
960 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın