• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam728
Toplam Ziyaret2395947
Prof. Dr. Necati Cemaloğlu
necaticemaloglu@hotmail.com
Eğitim Sistemleri Taklit Edilebilir mi?
30/03/2019
Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU
Twitter: @Necati1965
 
Öğretmenlik yaptığım yıllarda uzunluk ölçülerini bilmeyen öğrenciler boylarının ölçüsünü almak için sırtüstü kar üzerine yatar ve kim kimden daha uzun boylu olduğunu boylarını kıyaslayarak anlardı. Uzunluk ölçüsü olan metreyi, ast ve üst katlarını öğrendikten sonra tahtayı kullanmaya başlar ve kaç cm uzun olduklarını tahtaya yazarlardı. Ülkeler de PISA ve TIMSS’den sonra birbirlerini eğitim açısından kıyaslamaya ve radikal değişiklikler yapmaya başladılar. Matematik, anadil okur-yazarlığı, fen alanında ilk yıllarda peş peşe birinciliği alan Avrupa’nın küçük ve fakir ülkesi Finlandiya dünyanın ilgi merkezi oldu. Uzmanlar, eğitim bilimciler, siyasetçiler kitleler halinde bu ülkeyi ziyaret edip, başarılarının sırrını öğrenmek istediler. Finlandiya eğitim sisteminde başarılı buldukları modelleri alıp ülkelerinde uyguladılar. Sonuçta başarısız oldular.
 
Finlandiya eğitim sistemi incelendiğinde, en bariz özelliği öğretmen seçme, eğitme, teneffüs saatleri, hakkaniyet ve yenilikleri kendi özelliklerine göre entegre etmedeki başarısıdır. Finlandiya beş milyonluk küçük bir ülkedir. Grigory Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesi” kitabında anlattığı gibi Finlandiyalılar, eğitime duyarlı, öğrenmeye açık bir toplumdur. PIACC 2015 verileri, Finlandiya’da yaşayan 15 yaş ve üzeri halkın okuma-anlama, sayılar arası ilişki ve problem çözme becerisi açısından diğer OECD ülkelerine göre daha iyi durumda olduğunu göstermektedir. Bu durum, eğitimli anne-baba oranının yüksek olduğuna işaret etmektedir. Çok fazla göç almayan bu ülkede bir milyon öğrenci vardır ve en başarılı okul ile en başarısız okul arasındaki puan farkı 10 civarındadır. Özel okul yoktur ve eğitim ücretsizdir. Ders sayısı az, teneffüs saatleri uzun ve verilen ödevler 30 dakikalık zaman dilimi ile sınırlıdır. En başarılı öğrencileri değil, en istekli, en hoşgörülü, çocukları en çok seven ve en pozitif, öğrenmeye açık olanları öğretmen seçip master düzeyine kadar eğitmekte ve istihdam etmektedirler. En yüksek maaşı aldıkları doğru değildir ancak, öğretmenlik Finlandiya’da en prestijli meslekler arasındadır.
 
Finlandiya eğitim sisteminin en bariz farkı, eğitim sisteminden önce Finlandiya halkının eğitime karşı olan ilgisi ve eğitimi destekler yöndeki uğraşılarıdır. Başka ülkelerde devlet vatandaş çocuğunu okula göndersin diye devlet destek verirken, Finlandiya’da halk gönüllü olarak çocuklarını okula göndermektedir. Özel okul olmadığı için eşit eğitimden ziyade hakkaniyet ilkeleri devreye girmekte, her çocuğa hakkaniyet ölçülerine göre eğitim vermek esas kabul edilmektedir. Ülkelerinde özel okul oranı yüksek, anne-baba eğitim düzeyi düşük, eğitimde fırsat ve imkân eşitliğini sağlayamamış ülkeler, bu yönüyle Finlandiya eğitim sistemini taklit etmeye başladıklarında başarısızlık süreçlerini de başlatmış olmaktadır. Başbakanın çocuğu ile kapıcının çocuğunun aynı sınıfta eğitim gördüğü bir ülkede, devlet eliyle sınıf yaratılmadığı gibi, gelecekte sınıf çatışmalarının da önüne geçilmektedir.
 
Finlandiya eğitim sisteminin en belirgin diğer özelliği, öğretmen yetiştirme sistemindeki disiplinli ve kararlı tavrıdır. En akıllıları, en başarılı olanları öğretmen yapmak, eğitimde başarısızlığa kapı aralamaktır. Eğitim insani bir eylemdir. En başarılı ama antisosyal kişilik bozukluğu, en çalışkan ama şizofren, en başarılı ama narsisist kişilik bozukluğu, agresif, ruh hastası olan bir bireyin öğretmen olması büyük bir risktir. Öncelikle öğretmenlik sevgi işidir. Öğretmenlik çocukları sevmekle, onların yüreğine dokunmakla başlar. Bu özelliklere sahip bireylerin tek eksikliği bilişseldir. Bu eksik alan da öğretmen yetiştiren kurumlarda ziyadesiyle verilmekte, öğretmenlik kişiliği bilgi ile zenginleştirilmektedir. Master eğitimi ile uzmanlık verilmekte ve güven esasına dayalı istihdam politikaları devreye girmektedir. Merkezi yerleştirme sistemi ile öğretmenlerin seçildiği, kişilik olarak öğretmenliğe yatkın olup olmadığının bilinmediği kişileri dört yıllık üniversite eğitiminden sonra KPSS ve ÖABT gibi merkezi sınavla seçip atamak, eğitimde ne kadar kaliteyi artırmada destek sağlayabilir ki?
 
Finlandiya eğitim sisteminin en belirgin diğer özelliği istikrarlı oluşudur. İlginç olan kendileri tarafından ortaya koyulmuş hiçbir yöntemleri de yoktur. İş birliğine dayalı öğretim, Çoklu Zekâ Kuramı gibi uygulamalar Amerikalı uzmanların ortaya koydukları ancak Amerika’da somut başarıyı sağlayamayan fakat Finlandiya’da üst düzey başarıyı artıran bir faktör olmasıdır. Finlandiya’da siyasi istikrar vardır. Bakan değişse bile eğitim sisteminde köklü, radikal değişiklikler olmamakta, daha önce başlatılan politikalar istikrarlı bir şekilde uygulanmaktadır. İş birliğine dayalı öğrenme ve çoklu zekâ kuramı ülkemizde de uygulanmasına rağmen beklenen başarı bir türlü ortaya çıkmamaktadır. Bu başarısızlığın altında istikrarsızlık ve hemen sonuç bekleme hastalığı yatmaktadır. Eğitim tedricen ve uzun vadeli bir süreçtir. Hemen somut çıktılarını almak çoğu zaman imkânsızdır. Finlandiyalılar iş birliğine dayalı öğrenme ya da çoklu zekâ kuramı gibi uygulamaları, olduğu gibi almamakta, Finlandiya eğitim sisteminin ihtiyaçları ve beklentilerine göre uyarlamaktadırlar. İhtiyaca göre uyarlama ve uygulama başarıyı ortaya çıkarmaktadır.
 
Finlandiya eğitim sisteminin diğer önemli yönü uzun teneffüsler ve azaltılmış derslerdir. Yabancı uzmanlar bu uygulamayı ülkelerine götürüp uygulamışlar ve başarısız olmuşlardır. Başarısız olmalarının nedeni, uzun teneffüs saatlerini yanlış anlamalarıdır. Finlandiya toplumunda birbirinden öğrenme ve iş birliğine dayalı öğrenme üst düzeydedir. Finlandiyalı öğrenciler uzun teneffüs saatlerinde birbirinden iş birliğine dayalı öğrenme uygulamaları yapmakta, uzun teneffüs saatlerini verimli bir şekilde kullanmaktadırlar. Okulu öğrenen örgüt yapmadan, iş birliğine dayalı öğrenme anlayışını kazandırmadan teneffüs saatlerini uzatmak, potansiyel disiplin sorunlarına davetiye çıkartmaktır.
 
Finlandiya eğitim sisteminin başarısında “Küçük Veri Tabanı” uygulaması etkili rol oynamaktadır. Sorunlar sınıf bazında ele alınmakta, sorunlu öğrenciye yönelik sağaltım teknikleri uygulanmaktadır. Örneğin, sorunlu bir öğrenci merkeze alınır ve bu öğrencinin sorun kaynakları tanımlanır. Nedenleri saptanır ve sorun çözülmeye çalışılır. Öğretmen sınıfındaki sorunları çözmek için araştırma yapar, öneriler geliştirip uygular. Tıp bilimi küçük veri tabanına göre faaliyetlerini sürdürür. Doktor hastaya şikâyetin ne? diye sorar. Hasta şikâyetini söyledikten sonra tahliller alınır, veriler değerlendirilip tedavi yöntemi uygulanır. Bu açıdan küçük veri tabanı ile eğitim sistemi yönetilmediğinde, büyük veri tabanının maskarası olmaya başlar.
 
Finlandiya eğitim sisteminde çoklu değerlendirme uygulamaları vardır. Çocuğun öğrenme yaşantılarında çeşitlilik yaratıldığı gibi farklı ölçme ve değerlendirme ölçütleri de kullanılmakta, her çocuğa aynı sınavı uygulayıp seçmek yerine okula, çocuklara göre farklı ölçme ve değerlendirme teknikleri işe koşulmaktadır. Üniversiteye giriş sınavsız olsa da, lise bitirmede olgunluk sınavları yapılmaktadır. Merkezi sınavların yoğun olduğu ülkeler, merkezi sınav uygulamaları ile ölçme ve değerlendirmede çeşitlilik yaratmamaktadırlar. Aynı ölçme araçlarıyla farklı eğitim seviyelerdeki öğrencileri eşitlikçi ancak hakkaniyet ölçülerine uygun olmayan yöntemlerle seçmeye çalışmaktadır. Bu durum da eğitim sistemlerinde başarısızlığa neden olmaktadır.
 
Finlandiya eğitim sisteminde araştırma ve geliştirmeye, projeye, sorun çözmeye ve yaratıcı düşünmeye ayrı bir önem verildiği için öğrenciler bilgi kazanıp ezberlemekten çok, beceri kazanmaya ve yaşam kalitelerini geliştirmeye odaklanmaktadırlar. Merkezi sınavların baskın olduğu ülkelerde ise sonuç değerlendirme, ezber ve yaşamla ilişkilendirilmeyen afaki bilgiler öğretilmektedir.
 
Finlandiya 2015 PISA’da beşinci sıralamaya gerilemesine rağmen, PISA sonuçlarına dayalı reform yapmamıştır. Finlandiya’daki eğitimciler PISA’ya dayalı eğitim reformu yapan ülkeleri şaşkınlıkla izlemektedirler. Çünkü, her ülkenin şartları, beklentileri, değerleri farklıdır. Eğitim sistemleri buna göre şekillenir. PISA ya da TIMSS’e göre eğitim sisteminde değişiklik yapmak, istikrarsız bir yapının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Burada sorgulanması gereken, PISA 21. yüzyıl becerilerini ölçüyorsa bu becerileri Singapurlu, Çinli, Güney Koreli öğrenciler kazanıyor da bizim çocuklar neden kazanamıyor? sorusunun cevabı olmalıdır.
 
Sonuç olarak eğitim sistemleri taklit edilebilir mi? sorusunun cevabı, eğitim sistemleri doğrudan taklit edilemez, olmalıdır. Eğitim sistemlerinin her ülkeye özgü niteliği vardır. Yetiştirmeyi planladığı insan tipi, kazandırmak istediği beceriler ve gelecekle ilgili hedefleri benzerlik gösterse de farklılıklar içerir. Bu beklentilere uygun olarak başka ülkelerdeki örnek uygulamaları almak, ülkenin ihtiyacına göre şekillendirmek, uyarlayıp uygulamak en doğru yaklaşımdır. Başka bir ülkenin eğitim sisteminin çatısını, eğitim kademelerini model olarak alınıp uygulamak yerine, kendi ihtiyacına göre modeller geliştirmek daha sağlıklı yaklaşım olacaktır. Ayrıca başka ülkelerde bilimsel yolla üretilmiş bilimsel bilgiyi salt yenilik olsun diye pilotlama yapmadan, dönüt almadan uygulamak, ülke kaynaklarını heba etmekten başka bir şey değildir. Türk ordularının savaşlarda uyguladığı “Turan Taktiği” Sezar’dan tutun da birçok komutan tarafından savaşlarda uygulanmış fakat Türk orduları hariç hiçbiri başarılı olamamıştır. Turan Taktiği Türk kültürüne, Türk savaş sanatına uygun özgün bir taktiktir. Eğitim sistemleri de çoğu zaman parmak izi kadar özel ve özgün bir durumdur. Yüksek bağlamlı bir kültürün üyesi olan Türkler, düşük bağlamlı bir kültüre sahip olan Amerikalıların eğitim modellerini anlama ve algılamada sorun yaşaması doğaldır. Bu aşamada yapılması gereken ihtiyaca binaen, yeni gelişmeleri almak, uyarlamak ve sisteme entegre etmek ya da ülkenin eğitim sorunlarına yönelik bilimsel araştırma yapmak ve öz kaynaklarla sorun çözmektir.
 
Kaynakça
 
Cemaloğlu, N. (2019). Eğitimin Pin Kodu. (4. Baskı). Ankara: Pegem Yayınları.
 
Cemaloğlu, N. (2019). Yönetimin Pin Kodu. Ankara: Pegem Yayınları.
 
Sahlberg, P. (2018). Eğitimde Finlandiya Modeli. İstanbul: Metropolis Yayınları.


822 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

EĞİTİM VE YÖNETİMDE İNOVASYON - 11/04/2021
Eğitim ve Yönetimde İnovasyon
ÇOCUKLARLA SORUN ÇÖZME - 14/03/2021
ÇOCUKLARLA SORUN ÇÖZME
ÖRGÜTSEL ÇETELER - 15/02/2021
ÖRGÜTSEL ÇETELER
EĞİTİM VE YÖNETİMDE MİZAH - 05/07/2020
Eğitim ve Yönetimde Mizah
Öğretmen Özerkliği - 24/06/2020
Öğretmen Özerkliği
Öğretmek Bir Sanattır - 14/06/2020
Öğretmek Bir Sanattır
İLETİŞİM KURUNUZ, İLİŞKİ DEĞİL - 07/06/2020
İLETİŞİM KURUNUZ, İLİŞKİ DEĞİL
Türküler ve Yönetim Bilimi - 05/06/2020
Türküler ve Yönetim Bilimi
Türkülerin Dili ve Eğitim - 23/05/2020
Türkülerin Dili ve Eğitim
 Devamı