• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam296
Toplam Ziyaret2434713
Ramazan Bakkal
ramazanbakkal28@gmail.com
Remzi Demir
12/10/2020
Epistemik cemaatler ve 
Boşuna çırpınmaların izahı...
 
Prof. Dr. Remzi Demir hocayı bizim kamuoyu yeterince tanımaz. Televizyoncular programlara,  vakıfçılar dernekçiler konferanslara davet etmez. Neden diye sorsanız  “Şöhretli değil” derler. Kof şöhretlilerden bilim ve fikir insanlarına bir türlü sıra gelmez. Remzi Demir “Osmanlı Epistemesini Anlamak ... Çatışma Kuramı” adlı eserinde. (*) bilim tarihinin, bilhassa Osmanlı tarihinin farklı bir şekilde yorumlanabileceğini ortaya koymuş:
 
Gelecek, bilime daha çok yatırım yapan ulusların yüzüne gülecektir diyen Remzi Demir farklı bir bakış açısıyla tarihimizi yorumlamış. Önce “Episteme” kelimesinin neyi ifade ettiğine bakalım:
 
Episteme: Bütün düşüncelerimizi ve duygularımızı belirleyerek davranışlarımıza yön veren bilgidir.  İdeoloji, edebiyat, din, felsefe ve bilim olmak üzere beş temel türevi bulunmaktadır. 
 
1.Episteme; yani bilgi, bir Epistemik Cemaatin bilgisidir; dolayısıyla bilgi mevcutsa, mutlaka bunu üreten ve koruyan bir bilgi topluluğu veya bir bilgi topluluğu mevcutsa, mutlaka bunun ürettiği bir bilgi mevcuttur. S.79
 
Remzi hoca “...köhne paradigma içinde kalan ve hiçbir kurtuluş vaat etmeyen boşuna çırpınmalar” ile zamanı öldürdüğümüz gerçeğini vurguluyor:
 
“İslâm Düşüncesi ve bunun bir cüzü olan Türk Düşüncesi, aşağı yukarı 13. Yüzyıldan itibaren (büyük bir ihtimalle teolojik açmazın bir sonucu olarak) çatışma kuramının ana çizgilerini belirlediği bir açmazın içine düşmüştür; iki güçlü epistemik cemaat oluşmuş bunlardan birisi iktidar nezdinde egemen olduğunda, toplum dini dogmanın lafzi yorumuna sıkı sıkıya bağlanarak Öteki-Dünya öğretilerine meyletmiş, diğeri egemen olduğunda ise gayr-i lafzî yorumlar üreterek Bu-Dünya öğretilerine meyletmiştir; yani adeta bir sarkacın salınımında olduğu gibi, bir sağa bir sola savrularak gelişme kabiliyetini büyük ölçüde yitirdiği için Ortaçağdan sonra buna benzer sorunu aşabilme fırsatını yakalayabilmiş Batılı Toplumlar karşısında iktisaden ve siyaseten güçsüz düşmüştür. Gelenekçiler siyasete, Yenilikçiler de diyanete yön verme tutkusundan vaz geçtiklerinde, muhtemelen önemli bir mesafe kat edilmiş ve Türk düşüncesinin önü açılmış olacaktır. S.11
 
Şimdi şapkamızı önümüze koyup vaziyeti bir kere daha değerlendirelim... Asırlarca “öte dünya, öte dünya” diyen, bu dünya Hıristiyanların öte dünya bizim diyenler borusunu öttürdü... Nasıl öttürdüklerini el Birûnî yüzlerce yıl önce açıklamış:
 
“Bu asırdaşlarımız, dünyanın her tarafında cehalet kisvesine bürünmüşlerdir ve onunla iftihar ederler. Fazl ve irfan erbabına düşmanlık ederler. Kendisinde ilim kokusu olan kimsenin başına bela getirirler. Ve onun hakkında yapmadık zulüm bırakmazlar.
 
Bunların pek ileri gidenleri (ifratçıları) kendileri gibi cahil kimseleri ilimden soğutmak için, ilimleri dalalete nispet ederler. İlim erbabını tenkil etmeye yol açabilmek için ilimleri zındıklığa  (ilhada) nispet ederler (ilimleri zındıklık olarak gösterirler)...kabataslakları (yontulmamışları) ise, o ilimlerin ..ehemmiyetsizliklerine (faydasız, kıymetsiz, değersiz) hükmeder ve “Bunda ne fayda var?” derler. 
 
Eğer ilim olmasa idi, elde etmek istediğimiz şeyin zararlı ve kendisinden sakındığımız şeyin hayırlı olduğundan emin olamazdık.”   s.22 (Ebu Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Birunî. TahdidüNihayeti’lEmâkin... Melek Dosay Gökdoğan)
 
İmam Gazali-Hatime’de (sonuç), Biruni’nin doğru söylediğini ilan ediyor:
 
“Biri kalkıp dese ki, filozofların görüşlerini ayrıntıları ile açıkladınız. Kesin olarak onların kâfir olduklarına ve onlar gibi inananların öldürülmesi gerektiğine hükmeder misiniz?” sorusuna karşılık olarak, “Deriz ki uç meselede onları küfürden kurtarmak mümkün değildir” dedikten sonra ...... bu açık bir küfür ve inkârdır.
 
Susuzluğun giderilmiş olması ile su içmek, toklukla yemek yemek, yanmakla ateşe dokunmak ışık ile güneşin doğması, ölüm ile kafanın uçurulması, iyileşmekle ilaç, ishal ile ishal ilacı kullanmak ve buna benzer tıp, yıldızlar ve sıfatlarda yan yana olarak sebep-netice gibi görülen şeylerin hiçbiri arasında akli bir lüzum ve zaruret yoktur...”
 
2020 yılında bu ifadeler için “ne biçim saçmalık”  deriz. Sabrınızı zorlayarak Gazali’den bir cümle daha  arz edeyim:
 
“Bunların birinin diğerinin yanında bulunması, aslında biri diğerinden ayrılmayacak şekilde zaruri değil, yüce Allah’ın takdiri neticesinde olur. Allah’ın yaratması ile olur. Hatta yemek yemeden de karnın doymasını yaratmak, kafa uçurulmadan ölümü yaratmak, kafanın uçurulmuş olması ile birlikte hayatı devam ettirmek ve bunlar gibi yan yana bulunan şeylerin biri olmadan diğerinin olması Allah’ın kudreti dâhilindedir. Filozoflar ise bunun imkânını inkâr etmiş ve muhal olduğunu iddia etmişlerdir... imam Gazali s.181. Tehafütü’lFelasife ... (Osmanlı Epistemesini Anlamak. s25.26)
 
Gazali’ye gereken cevabı veren İbniRüşd (Ölümü 1198) “safsata yapıyor, sebep sonuç bağlantısının zaruretini reddetmek bilgiyi geçersiz kılmak anlamına gelir” dese de İbniRüşd’ü değil Gazali’yi baş tacı etmeye devam...
 
Gazali adeta: 8x8= 64 etmeyebilir de demek istiyor...  Eline bir hesap makinesi vereceksin, bin kere çarp bakalım 8x8 kaç ediyor diye... Sonra da “Filistin’de, Karabağ’da, Doğu Türkistan’da, Myanmarda bilim yoksunluğu yüzünden bilimliler-yüksek teknolojililer karşısında ezilenlerin hesabını ver bakalım efendi diyeceksin... 
 
KONUYA DEVAM EDECEĞİZ.. 9 Ekim 2020
 
(*) Remzi Demir . Osmanlı Epistemesini Anlamak- Çatışma Kuramı /Muhayyel Yayınları-1.Baskı /İstanbul 2020


512 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

EL AÇAN DEĞİL, EL AÇILAN ÜLKE OLMALIYIZ - 17/01/2024
EL AÇAN DEĞİL, EL AÇILAN ÜLKE OLMALIYIZ
YUVARLAK DÜNYA GİTTİ, KARE DÜNYA GELDİ... - 09/01/2024
YUVARLAK DÜNYA GİTTİ, KARE DÜNYA GELDİ...
TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK - 09/01/2024
TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK
İSTANBUL’DA YANGIN MOSKOVA’DA COŞKU - 07/01/2024
İSTANBUL’DA YANGIN MOSKOVA’DA COŞKU
YÖNETİCİLERİMİZE “RUSYA’DA BİLİM” SEMİNERLERİ... - 06/01/2024
YÖNETİCİLERİMİZE “RUSYA’DA BİLİM” SEMİNERLERİ...
OTO TAMİRCİSİ OLMAK İSTİYORUM - 06/01/2024
OTO TAMİRCİSİ OLMAK İSTİYORUM
KENDİ KENDİNİ EĞİTMİŞ MUCİTLER - 28/12/2023
KENDİ KENDİNİ EĞİTMİŞ MUCİTLER
MUSLUK TAMİRCİSİ EŞŞŞŞ!!! - 24/12/2023
MUSLUK TAMİRCİSİ EŞŞŞŞ
TEŞHİS VE TEDAVİDE YÖNTEM - 24/12/2023
TEŞHİS VE TEDAVİDE YÖNTEM
 Devamı