• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam205
Toplam Ziyaret2379876

Matematikle üniversitede barıştım

09/05/2022

matematikle-universitede-baristim


MATEMATİĞİN AYDINLIK YÜZÜ!


MATEMATİKLE ÜNİVERSİTEDE BARIŞTIM!

 
Matematiği seven öğrencileri incelediğimiz zaman çoğunlukla matematiği sevdiren bir öğretmenle karşılaşırız. Bu öğretmenler daha çok ilkokul veya ortaokul öğretmenleridir. Çok az da olsa bana matematiği lise öğretmenim sevdirdi diyenler vardır.

Necip Hocamla, kitabın ilk basımını yaptırdığı 2004 yılında bir sohbet ortamında hocama matematikle ne zaman ve nasıl barıştığımı anlattığımda çok ilgisini çekti.

Bana “Bir çok matematikle barışma hikayesi dinledim ama senin hikayene benzer bir anlatım hiç olmadı. Ne olur matematikle barışma hikayeni yaz. Benim yaptığım araştırma çalışmaları için çok iyi bir örnek.” diye yazmamı istedi.

İlk başlarda hocamın bu isteğine fazla kulak asmadım. Ama Necip Hocam çok inatçıydı ve hiç vazgeçeceğe de benzemiyordu. Beni her gördüğünde “O yazıyı mutlaka yaz, benim için çok önemli" diye ısrarla belirtiyordu.

Ben de biraz üşengeçlikten biraz da olayı fazla önemsemediğimden hocamı “Tamam Hocam yazarım" diye oyaladım.

Hocam bu arada “Matematikle ilgili bir web sitesi açtım, yazın şimdi daha da önem kazandı.” diyordu. Sonunda ben de “Bu yazı madem hocam için bu kadar önemli ben de artık yazayım da hem hocamın çalışmalarına katkı sağlayayım hem de her karşılaştığımızda sitemli ısrarlarından kurtulayım.” dedim.

Bir gün “Tamam hocam, söz veriyorum. İstediğin yazıyı en kısa zamanda yazıp vereceğim.” dedim.

Benim hikayemde Necip Hocam'ı cezbeden ve yazmam için ısrarcı olmasındaki en önemli unsur, “Hocamın yaptığı araştırmada Matematikle Barışma hikayeleri ilk, orta veya lise yıllarına dayanırken benim matematikle barışma hikayemin üniversite yıllarına uzanıyordu."

Evet, evet yanlış okumadınız. Birçok öğrencinin tersine benim matematikle barışma hikayem hiç beklemediğim bir zamanda gerçekleşti.

Necip Hocama göre bu çok zor bir olaydı ve ben de çok şanslı bir öğrenciydim. Çünkü Üniversiteye başlayıncaya kadar karşıma matematiği sevdirecek bir matematikçi çıkmamıştı.

Şimdi Necip Hocamı cezbeden ve ısrarla yazmamı istediği hikayeyi sizinle paylaşayım da hem hocamın sitesine bir katkım olsun hem de her karşılaştığımızda “Yazını yazmanı hala sabırla bekliyorum.” şeklindeki sitemlerinden kurtulayım.

Orta öğretimimi meslek lisesinde yaptığım için gerek ders saati gerekse eğitim şartları olarak sağlıklı bir matematik eğitimi alamamıştım.

Bunun etkisiyle olsa gerek o yıllarda matematik benim için tam bir baş belası ve çekilmez bir ders haline gelmişti. Ne matematik dersinin gelmesini ne de o derse girmeyi istiyordum. Tabii bunun etkisiyle matematik başarımda çok iyi değildi.

Düşe kalka, ite kaka ortaokul ve lisede matematikten paçayı kurtarabilmiştim. Buna rağmen matematikten tam anlamıyla kurtulamamıştım. Çünkü önümde bir üniversite sınavı vardı. Sözelim güzeldi ama iyi bir bölümü kazanmam için sözel dersler yanında yapabildiğim kadar matematik neti çıkarmalıydım.

Bu şartlar altında matematiği sevmediğim halde iyi bir yere yerleşebilmek için öğrencileri YKS’ye hazırlayan bir dershaneye yazıldım. Üniversite sınavlarında Türkçe ve Sosyal derslerdeki başarımın yanında çok az da olsa dershanede aldığım takviyenin etkisiyle 52 sorudan ancak 14 tanesini yapabilmiştim. İşin enteresan yönü de sözel yönü çok güçlü olan ben üniversitenin TM bölümüne yerleşmiştim.

Yerleşmesine yerleşmiştim ama matematik denen o baş belası tüm ihtişamıyla karşıma dikilmiş ve sanki “ Bak yine elime düştün, daha önce zar zor elimden kurtulmuştun şimdi ne yapacaksın bakalım?” der gibiydi.

Benim için çok sıkıntılı bir dönemin başladığını düşünüyordum. Öyle ya ben sözel ağırlıklı bir öğrenciydim ama bölümüm TM idi ve o zamanki düşünceme göre matematik dersleri çok çetin ve ağır geçecekti. İntegralinden tut ta determinantlarına, limitinden türevine, logaritmasından matrisine kadar çok çetin konular vardı ve lisedekine göre daha ağılıklı işlenecekti.

Bölümümdeki birçok öğrencinin liseden az da olsa bir alt yapısı vardı ama benim gibi birkaç öğrenciyi çok zorlu bir ve çetin bir sınav bekliyordu.

Bu şartlar altında ilk matematik dersi geldi ve hocamız derse girdi. Tanışma faslından sonra sakin ve sevecen bir dille hangi konuları işleyeceğimizi anlattıktan sonra geriye yaslanmamızı kendini dikkatle dinlememiz uyarısını yaptıktan sonra o tok ve sevimli sesiyle “ Arkadaşlar, bu ay işleyeceğimiz konu şudur …. (Diyelim ki integral) İntegral ismini şuradan alır ve şu alanlarda kullanılır.

Diğer derste bir önceki anlattığı konuyu kısaca özetledikten sonra integral konusunda geçen formülleri açıklar, hangi tip soruların hangi formüllerle niçin ve nasıl çözüleceğini en ince ayrıntılarına varıncaya kadar uygulamalı şekilde gösterirdi.

Aynı integral örneğindeki gibi konularla ilgili kafamızdaki oluşabilecek nerede, neden, niçin, nasıl kullanılır ve problemler hangi mantık ve sırayla çözülür sorularının cevaplarını ala ala, sindire sindire yapılan öğretimden sonra orta okul ve lise yıllarımda benim için bir anlaşılmaz işaretler ve formüller yığını olan zor matematik gitmiş yerine çözmekten çok zevk aldığım anlamlı bir ders halini almıştı.

Korkuyla başladığımız ilk bir ay sonunda baktık ki daha önce bir canavar gibi ve çok zor gelen konulardan eser kalmamış , en azılı düşmanım olan bir dersle barışmış ve dost olmuştum. Tabii bu barış ve dostluk ders notlarıma da olumlu bir şekilde yansımıştı.

Ders yılımız bittiğinde korkulu bir rüyadan uyanıp yeni bir dostla yılların hasretini giderir gibi çalışmanın sonucunda bana daha önce öcü gibi gelen girmiş olduğum yılki, daha önce ve sonraki yılın YKS sorularını tekrar çözdüğümde daha önce 52 sorudan 14 olan netimin 35-40 arası bir nete ulaşabiliyordum.

Eğer orta okul ve lise yıllarımda bu tarz bir eğitimi almış olsaydım hem yıllardır yaşadığım matematik kabuslarını yaşamaz hem de hayallerimi süsleyen daha iyi okul ve bölümleri kazanarak kendime daha uygun farklı bir meslek sahibi olabilirdim.

Şimdi hayattan da aldığım dersler neticesinde bu durumu daha iyi kavrayabiliyorum.

Sonuç olarak diyebilirim ki, matematik dersi matematik konularına hakim, öğrenci merkezli, sevecen ve usta ellerle öğretilirse matematik korkulacak bir ders olmaktan çıkacaktır. Böylece hem ders hem konular hem de hoca sevilir. Bu da hayatımıza olumlu yansıyarak olaylara daha müspet yaklaşmamızı sağlayacaktır.

Bu tecrübeyi yaşamış bir kardeşiniz olarak öğrenciyseniz pes etmeyin, dersi sevin; öğretmenseniz kendinizi mesleğinizde geliştirerek kendinizi ve dersinizi sevdirin. Dersinizi eğlenceli ve zevkli hale getirin.

“Vasat öğretmen konuşur,
İyi öğretmen öğretir,
Usta öğretmen gösterir,
Büyük öğretmen ilham verir.”
 
Hemşerimiz Yunus’un dediği gibi:

“Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım.
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.”

RUMUZ: SAMİMİ BİR DOST ESKİŞEHİR


1685 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın