• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam477
Toplam Ziyaret2421050

Artik matematiği seviyorum!

13/01/2022

artik-matematigi-seviyorum

 

Artik matematiği seviyorum!


Bir köy okulunda okuyordum. Herşey orta 1'de başlamıştı. İlkokulda çok iyi durumda olmasam da durumum çok kötü de değildi. Ortaokulda her derse ayrı öğretmen giriyordu. Bunlardan bir tanesi de matematik öğretmeni idi. Malum biz de birçok sınıf gibi şımarık bir sınıftık. Matematik öğretmenimiz derse girdiğinde susun, oturun demekle zamanımızın bir bölümü geçerdi. Derse 20-25 dakikalık bir zaman kalırdı. Ama dinleyen kim, bizim aklımız başka şeylerdeydi. Matematik öğretmenini hiçbir zaman sevmemiştim. Bence öğreten önce sınıfa hakim olmalıydı. Daha sonra da dersi sert bakışlarla değil, güler yüzle, tatlı dille anlatmalıydı. İki yıl böyle geçti.

Üçüncü yıl gelen öğretmenimiz daha sertti. Derste çoğumuz onun bağırmasından ve bize hakaretlerinden çekindiğimiz için kafamızı sıranın altına sokardık, arka sıralara kaçardık. Üç yıl böyle sona ermişti.

Yaz tatili bitip liseye başlamam gerekirken, ben çalışmaya başlamıştım. Maddi sıkıntı yüzünden okula gidemedim. Bir yıl böyle geçti. İkinci yıl ise babam vefat etti. Böylelikle yine okul hayallerim suya düşmüştü. Ama ben ne yapıp edip lise hayatına başlamak istiyordum.

Bir gün Eskişehir'in yerel televizyonlarından kanal 26'da Alişan Kapaklıkaya adlı bir eğitimcinin ''Pozitif Düşünce'' programına rastladım. Programı ilgi ile izledim. Program ilgimi çekmişti. Her türlü sorunları yazmaları için velilere, öğrencilere mektup adresi veriyordu. Ben de ona, okumak istediğimi ama okuyamadığımı anlatan bir mektup yazıp gönderdim.

Daha sonra bir dershanede verdiği ''Öğrenmeyi Öğrenme'' kursuna katılım. O sırada kursta Necip Güven öğretmenimle tanıştım. Matematiği başarmak istediğimi ilk defa ona söyledim. O da bana, A) Matematik zordur B) Matematik kolaydır C) Matematik çok zevklidir D) Matematik baş belasıdır seçenekli bir soru sordu. Ben düşünmeye başladım. Bana, düşünmene gerek yok, bütün şıklar doğru, senin seçimin hangisi dedi. Çok şaşırmıştım. Aslında matematiğin kolay bir ders olduğunu, seversem ve istersem başarabileceğimi söyledi. Sanki omuzlarımda olan tonlarca yük boşalmış gibi bir ferahlık duygusuna kapıldım.

Alişan Hocam bir gün kursta, ''Matematiği denedim ama yapamadım diyen var mı?'' diye bir soru sordu. Bu soru kafamda şimşekler çakmasına neden oldu. Okul hayatımı sürdürmek istiyordum. Ve matematik dersini sevmek ve başarmak istiyordum. Bu sorudan sonra Alişan Hocam, matematiği başarmak istiyorsanız, ilkokul 1.sınıf kitaplarından başlayıp 2.,3.,4.ve 5.sınıflara doğru öğrenerek çalışmamız gerektiğni söyledi. İyice hıslanmıştım.

O gün otobüsle giderken arkadaşlarıma, ilkokul 1.sınıf matematiğinden çalışmaya başlayacağımı söyledim. Bana güldüler, alay ettiler. ''Sen mi becereceksin matematiği diyerek bizle dalga geçme.'' dediler. Onların bana gülmeleri moralimi hiç bozmamıştı ve hala kararlıydım. Çünkü Alişan ve Necip Hocalarım yapabilirsin demişlerdi.

Eve gelince, ilkokul 1.sınıf matematik kitabından başlama fikrimi ağabeyime de söyledim. Ama oda benimle dalga geçermiş gibi güldü. Ağabeyime de aldırış etmedim. İlkokul öğrencilerinden ilkokul matematik kitaplarını isteyince, onlar da diğerleri gibi güldü. Ama ben kararımı vermiştim. Dünya alem gülse bile dediğimi yapacaktım. Çünkü ennaz iki kişi (Alişan ve Necip Hocam) bana inanıyordu. Bunu bilmek benim azim ve gayretimi arttırıyordu.

Neyse, ilkokul 1.,2.,3.sınıf derken 4.sınıf matematiğine gelmiştim. Kardeşim de benimle çalışıyordu. Artık matematiği öğrendiğimi hissediyordum. Benimle dalga geçen arkadaşlarım bile bana inanmaya başlamıştı. Onlara da bütün öğrendiklerimi anlattım. Bir matematik dersi çalışma grubu kurduk.

Grup ile çalışırken çok havuz problemlerinde, kesirlerde ve uzunluk ölçülerinde zorlanıyorduk. Havuz problemleri ile ilgili sorunumuz Necip Hocama anlattım. Bana, havuz problemlerini aslında kolay olduğunu söyledi. Cebini havuz gibi düşün. Babalar büyük musluk, anneler küçük musluk. Bakkallar ve marketler ise cebimizi boşaltan musluk diyerek günlük hayatla bağlantı kurarak hikaye anlattı. Hayret, yıllardır anlamadığım havuz problemlerini artık anlamaya başlamıştım. Ben de, havuz problemlerini arkadaşlarıma Necip Hocamdan öğrendiğim gibi anlattım. Onların da ilgisini çekmişti. Arkadaşlarımın da öğrenmeye başladığını hissettim. Artık matematiğin tam anlamıyla doğaya ait olduğunu öğrendim.

Daha sonra grubumuz, arkadaşlarımın son yazılıları nedeniyle bozulmuştu. Matematik çalışmaya kardeşimle beraber devam ediyorduk. Hız problemlerinde ayaklarımızı, ağırlık ile ilgili problemlerde ellerimizi kullanıyorduk.

Ama içimi bir pişmanlık duygusu kaplamaya başlamıştı. Keşke matematiği daha erken öğrenmeye başlasaydım. Ortaokul öğretmenim de Necip Hocam gibi anlatsaydı. Baştan herkes benimle dalga geçmişti ama vaz geçmediğime değmişti. Daha önceleri modacı olmak istiyordum. Şimdi ise iyi bir matematik öğretmeni olmak istiyorum. Öğrencilerime konuları daha iyi anlatacağıma, onlara matematik dersini sevdireceğime inanıyorum.

Şimdi İse köydeki ortaokul öğrencileri ile yeni bir grup kurduk. Alişan ve Necip Hocam beni, ben de arkadaşlarımı etkilemiştim. Arkadaşlarımdan bazıları artık benim gibi matematik öğretmeni olmak istiyor. Bence matematik dersini öğretmenin ilk şartı; öğrenciler ile iyi bir iletişim kurmak, dersi tatlı dille, güler yüzle ve konuları mümkün olduğu kadar doğaya, günlük hayatımıza uyarlamaktır. Bu şekilde matematik dersi çok daha kolay anlaşılabiliyor.

Bu arada matematikle ilgili değişik kitaplar okuyorum. İlk kitabı yine Necip Güven Hocam verdi. Kitap, Tubitak Yayınlarından çıkan, Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Sinan Sertöz'ün yazmış olduğu ''Matematiğin Aydınlık Dünyası'' adlı bir kitaptı. Kitap, adı gibi matematikle ilgili karanlıkları aydınlatıyordu. Bence bu kitap, bizleri aydınlatıp, ikna etmeye yeter. Çünkü eski insanlar, o günün zor şartlarında matematik üzerinde çalışma yapmışlar, onun günlük hayatımızla bağlantısını göstermek için zamanlarını, emeklerini harcamışlar. Bizler ise onların uzun çabalarla buldukları gerçekleri öğrenmekten aciziz.

Şimdi yalnız ortaokul öğretmenlerimde de kabahat aramıyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum ki, kabahat bizde de varmış. Bizler öğrenmek istediğimiz her şeyi, baştan biraz zorlansakta yapabiliriz. Çünkü matematik, aslında toplama ve çıkarmadan ibaret. Şimdi ben buna tüm kalbimle inanıyorum.

Matematikle ilgili daha çok kitap okuyacağım. Necip Hocam gibi, matematik konuları nasıl öğrenilir, nasıl zevkli hale getirilebilir diye araştırmalar yapacağım. Şimdi işe grup kurmak ve matematikle ilgili anket uygulaması ile başladım. Bence matematik sözelden daha kolay. Çünkü TYT'de sözelden bir soru çözesiye kadar, sayısaldan iki soru çözebilirsin...

Son söz olarak şunu söylüyorum. İlkokulu küçümsemeyin. Temeli sağlam olmayan evin sağlam olması düşünülemez. Bir de, önce kolay öğrenme yollarını öğrenin. Eğer araçlarınız iyi değilse, hedeflere varmak uzun zaman alıyor, hem de çok enerji tüketmek zorunda kalıyorsunuz. Matematik yalnız beyni geliştirmez, bize yaşamda da kolaylıkla sağlar. Çünkü matematik bize ufacık bir bakkal dükkanında, çarşıda, pazarda, kısaca her yerde lazımdır.

Aslında insanlar zeka bakımından birbirinden fazlaca farklı değildir. Zekamızı geliştiren de, körelten de kendimiziz. Çevremde bir çok insan, bir zamanlar benim yaptığım gibi başarıyı arıyor. Ama başarının ne olduğunu, nasıl kazanılacağını bilmiyor. Başarı fazla uzağımızda değil, hemen yanı başımızda duruyor. Bize ise biraz çabalamak, ve ona ulaşmak için bir bedel ödemek gerekiyor.

Haydi, ne duruyorsunuz? Siz de hayatınız için birşeyler yapın. Ben biraz gayret ettim ve başardım. Siz de başarabilirsiniz. Önünüze tek engel var, o engel de kendinizsiniz. Haydi, yumruklarınızı sıkın ve ''Artık kendime engel olmayacağım!'' diye bağırınız.

ARİFE EYİGÜN
SATILMIŞ KÖYÜ ESKİŞEHİR
 
751 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın