• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam250
Toplam Ziyaret2483805

Matematikte değişim meltemleri yürekleri ısıttı!

01/06/2023

matematikte-degisim

 

Matematikte değişim meltemleri yürekleri ısıttı!


ARTIK MATEMATİĞİ SEVİYORUM!


Ben köy okulunda okuyordum. Her şey orta 1'de başlamıştı. İlkokulda çok iyi olmasam da durumum çok kötü de değildi. Ortaokulda her derste ayrı öğretmen giriyordu. Bunlardan bir tanesi de matematik öğretmeni idi. Malum biz de bir çok sınıf gibi şımarık bir sınıftık. Matematik öğretmenimiz sınıfa girdiğinde susun, oturun demekle zamanın bir bölümü geçerdi. Derse 20-25 dakikalık zaman kalırdı. Ama dinleyen kim, bizim aklımız başka şeylerdeydi. Matematik öğretmenini hiçbir zaman sevmemiştim. Bence öğretmen önce sınıfa hakim olmalıydı. Daha sonra da sert bakışlarla değil, güler yüzle, tatlı dille anlatmalıydı. İki yıl böyle geçti.


Üçüncü yıl gelen öğretmenimiz daha sertti. Derste çoğumuz onun bağırmasından ve bize hareketlerinden çekindiğimiz için kafamızı sıranın altına sokar, arka sıralara kaçardık. Üç yıl da böyle sona ermişti. Sayısaldan hiç çakmıyor, matematiğin yüzünü görmek istemiyordum.


Yaz tatili bitip liseye başlamam gerekirken ben çalışmaya başlamıştım. Maddi sıkıntı yüzünden okula gidemedim. Bir yıl böyle geçti. İkinci yıl ise babam vefat etti. Böylelikle yine okul hayallerim suya düşmüştü. Ama ben ne yapıp edip liseye başlamak istiyordum.


Bir gün Eskişehir'in yerel televizyonlarından Kanal 26'da Alişan Kapaklıkaya adlı bir eğitimcinin ''Pozitif Düşünce'' programına rastladım. Programı izledim. Program ilgimi çekmişti. Her türlü sorunlarını yazmaları için velilere, öğrencilere mektup adresi veriyordu. Ben de okumak istediğimi ama okuyamadığımı anlatan bir mektup yazıp gönderdim.


Daha sonra bir dershanede verdiği ''Öğrenmeyi Öğrenme'' kursuna katıldım. O sırada kursta Necip Güven öğretmenimle tanıştım. Matematiği başarmak istediğimi ilk defa ona söyledim. O da bana


A) Matematik zordur B) Matematik kolaydır C) Matematik çok zevklidir D) Matematik başbelasıdır seçenekli bir soru sordu. Ben düşünmeye başladım. Bana, düşünmene gerek yok, bütün şıklar doğru, senin seçimin hangisi dedi. Çok şaşırmıştım. Aslında matematiğin kolay bir ders olduğunu, seversem ve istersem başarabileceğimi söyledi. Sanki omuzlarımda olan tonlarca yük boşalmış gibi bir ferahlık duygusuna kapıldım.


Alişan Hoca bir gün ''Matematiği denedim ama yapamadım diyen var mı?'' diye soru sordu. Bu soru kafamda şimşekler çakmasına neden oldu. Okul hayatımı sürdürmek istiyordum. Biraz daha hırslanmıştım. Bu sorudan sonra Alişan Hocam, matematiği başarmak istiyorsanız ilkokul 1. sınıf kitaplarından başlayıp 2.,3.,4.,5. sınıflara doğru öğrenerek çalışmamız gerektiğini söyledi. İyice hırslanmıştım.


O gün otobüsle köye giderken arkadaşlarıma ilkokul 1.sınıf matematiğinden çalışmaya başlayacağımı söyledim. Bana güldüler, alay ettiler. ''Sen mi becereceksin matematiği diyerek bizle dalga geçme'' dediler. Onların bana gülmeleri moralimi hiç bozmamıştı ve hala kararlıydım. Çünkü Alişan ve Necip hocalarım yapabilirsin demişlerdi.


Eve gelince ilkokul 1.sınıf matematik kitabından başlama fikrimi ağabeyime de söyledim. Ama o da benimle dalga geçermiş gibi güldü. Ağabeyime de aldırış etmedim. İlkokul öğrencilerinden ilkokul matematik kitaplarını isteyince onlar da diğerleri gibi güldüler. Ama ben kararımı vermiştim. Dünya alem gülse bile dediğimi yapacaktım. Çünkü en az iki kişi (Alişan ve Necip Hocam) bana inanıyorlardı. Bunu bilmek benim azim ve gayretimi arttırıyordu.


Neyse ilkokul 1.,2.,3. sınıf derken 4. sınıf matematiğine gelmiştim. Kardeşim de benimle çalışıyordu. Artık matematiği öğrendiğimi hissediyordum. Benimle dalga geçen arkadaşlarım bile bana inanmaya başlamıştı. Onlara da bütün öğrendiklerimi anlattım. Bir matematik dersi çalışma grubu oluşturduk.


Grup ile çalışırken en çok havuz problemlerinde, kesirlerde ve uzunluk ölçülerinde zorlanıyorduk. Havuz problemleri sorunumuzu Necip Hocama anlattım. Bana havuz problemlerinin aslında kolay olduğunu söyledi. Cebini havuz olarak düşün. Babalar büyük musluk, anneler küçük musluk, bakkallar ve marketler ise cebimizi boşaltan musluk diyerek günlük hayatla bağlantı kurarak hikaye anlattı. Hayret, yıllardır anlamadığım havuz problemlerini anlamaya başlamıştım. Ben de havuz problemlerini arkadaşlarıma Necip Hocamdan öğrendiğim gibi anlattım. Onların da ilgisini çekmişti. Arkadaşlarımın da öğrenmeye başladığını hissettim. Artık matematiğin tam anlamıyla doğaya ait olduğunu öğrendim.


Daha sonra gurubumuz, arkadaşların son yazılıları nedeni ile bozulmuştu. Matematik çalışmaya kardeşim ile beraber devam ediyorduk. Hız ölçüleri ile ilgili problemlerde ayaklarımızı, ağırlık ile ilgili problemlerde ellerimizi kullanıyorduk.


Ama içimi bir pişmanlık duygusu kaplamaya başlamıştı. Keşke matematiği daha erken öğrenmeye başlasaydım. Ortaokul öğretmenim de matematiği Necip Hocam gibi anlatsaydı. Baştan herkes benimle dalga geçmişti ama vazgeçmediğime değmişti. Daha önceleri modacı olmak istiyordum. Şimdi ise iyi bir matematik öğretmeni olmak istiyorum. Öğrencilerime konuları daha iyi anlatacağıma, onlara matematik dersini sevdireceğime inanıyorum.


Şimdi ise köydeki ortaokul öğrencileri ile yeni bir grup kurduk. Alişan ve Necip Hocam beni, ben de arkadaşlarımı etkilemiştim. Arkadaşlarımdan bazıları artık benim gibi matematik öğretmeni olmak istiyor. Bence matematik dersini öğretmenin ilk şartı, öğrenciler ile iyi bir iletişim kurmak, dersi tatlı dille, güler yüzle ve konuları mümkün olduğu kadar doğaya, günlük hayatımıza uyarlamaktır. Bu şekilde matematik dersi çok daha kolay anlaşılabiliyor.


Bu arada matematikle ilgili kitaplar okuyorum. İlk kitabı yine Necip Güven Hocam verdi. Kitap TUBİTAK Yayınlarından çıkan Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Sinan Sertöz'ün yazdığı ''Matematiğin Aydınlık Dünyası'' adlı bir kitaptı. Kitap adı gibi matematikle ilgili karanlıkları aydınlatıyordu. Bizler ise onların uzun çabalarla buldukları gerçekleri öğrenmekten aciziz.


Şimdi yalnız ortaokul öğretmenlerimde de kabahat aramıyorum. Bizler öğrenmek istediğimiz her şeyi baştan biraz zorlansak ta yapabiliriz. Çünkü matematik aslında toplama ve çıkarmadan ibaret. Şimdi ben tüm kalbimle inanıyorum.


Matematikle ilgili daha fazla kitap okuyacağım. Necip Hocam gibi matematik konuları nasıl kolay öğrenilir, nasıl zevkli hale getirilebilir diye araştırmalar yapacağım. Şimdi işe grup kurmak ve matematikle ilgili anket uygulaması ile başladım. Bence matematik sözelden daha kolay. Çünkü ÖSS'de bir soru çözünceye kadar sayısaldan iki soru çözebilirsin.


Son söz olarak şunu söylüyorum. İlkokulu küçümsemeyin. Temeli sağlam olmayan evin sağlam olması düşünülemez. Bir de önce kolay öğrenme yollarını öğreniniz. Eğer araçlarınız iyi değilse hedeflere varmak hem uzun zaman alıyor, hem de çok enerji tüketmek zorunda kalıyorsunuz. Matematik yalnız beyni geliştirmez, bize yaşamda da kolaylıklar sağlar. Çünkü matematik bize ufacık bir bakkal dükkanında, çarşıda, pazarda, kısaca her yerde lazımdır. İnsanlar aslında zeka bakımından birbirlerinden fazlaca farklı değildir. Zekamızı geliştiren de körelten de kendimiziz. Çevremde bir çok insan bir zamanlar benim gibi başarıyı arıyor. Ama başarının ne olduğunu, nasıl kazanılacağını bilmiyor. Başarı fazla uzağımızda değil, hemen yanı başımızda duruyor. Bize ise biraz çabalamak ve ona ulaşmak bir bedel ödemek gerekiyor.


Haydi, ne duruyorsunuz? Siz de hayatınız için bir şeyler yapın. Ben biraz gayret ettim ve başardım. Siz de başarabilirsiniz. Önünüzde tek engel var. O engel de kendinizsiniz. Haydi, yumruklarınızı sıkın ve ''Artık kendime engel olmayacağım!'' diye bağırın... Arife EYİGÜN Satılmış Köyü Eskişehir


MATEMATİĞİ SEVMİYORDUM!


Yıllardır matematik dersini sevmiyordum. Bunun nedeni matematik dersimin ilkokuldan beri zayıf olmasıydı. Derken ilkokulu bitirip lise çağına gelmiştim. Lisede okumak istiyordum. Fakat matematiğim zayıftı. Sınıfta kalmaktan ve aile baskısından çok korkuyordum. Karşılaştığım herkes bu yaştan sonra matematiği başarmamın zor olacağını söylüyordu. Ben ise hırslıydım ve öğrenmeye karalıydım.


Daha sonra ortaokulda matematiği benim gibi iyi olmayan Arife adlı arkadaşımla tanıştım. Bana matematikten artık hiç korkmadığını; istersem her zaman öğrenebileceğimi söyledi. Doğrusu aklıma yatmıştı. Ama yine de nasıl olur diye kıvranıp duruyordum.


Bana ilköğretim 1. sınıf kitabını al ve çalışmaya başla dedi. Havuz problemlerinin çözümünü yeni tanıştığı öğretmenden öğrendiği şekilde anlattı. Ben ise bunun o kadar kolay olduğuna hala inanamıyordum. Ama kolaydı işte. Benim gibi matematik dersi zayıf olan arkadaşım problemin çözümünü bana anlatmıştı. Ben de kolaca anlamıştım. Bu iş iyice ilgimi çekmişti.


Artık sırayla ilköğretim 1.,2. ve 3. sınıf kitaplarına çalışmaya başlamıştım. 4. ve 5. sınıf kitaplarına gelince biraz bocalamıştım. Ama işin sırrı 4. ve 5. sınıf kitaplarındaymış. Başarının asıl sırrı benim çalışma isteğimmiş. Öğretmenlerimizin çoğu ise matematik kitabının aynısını yaşımıza uygun olmayan televizyon programları gibi anlatıp anlatıp geçiyorlarmış meğer.


Yıllardır benim için kabus olan matematik bana zevk vermeye başlamıştı. Matematik bize her yerde lazımdı. Zaten matematikten başarılı olursan diğer derslerden başarılı olma şansın artıyordu.


Artık matematiği seviyorum. Anladım ki başarı önce istemek sonra da ders çalışmayı zevkli hale getirmekle mümkünmüş. Şimdi kendime güvenim arttı. Liseyi okumakta kesin kararlıyım. İnsan bir şeyi isteyince gerisi kendiliğinden geliyor. Yeter ki korkular ve nefret duyguları yok edilsin. Zaten onların yerini azim ve güven duygusu alıyor.


(Rumuz: Çukurhisarlı Ayşe)


GENÇLERİN VERDİĞİ DERS!


Ben Antalya’da görev yapan bir İngilizce öğretmeniyim. Yaz tatilinde Eskişehir Merkez Satılmış Köyüne akrabalarımı ziyarete geldiğimde 7-8 kişiden oluşan matematik dersine çalışan bir grup öğrenci ile tanıştım. Ellerinde yaşlarına bile uygun olmayan ilköğretim 4.,5. sınıf, hatta matematik 1. sınıf kitapları vardı. Öğrenciler ise 14-15-16 yaşlarındaydı.


Kendilerine çalışma grubu oluşturma fikrinin kimden çıktığını sordum. En büyük olanlarından aldığım cevap çok mantıklıydı. Matematik insanlara hayatta her zaman lazımdır. Biz burada liseye hazırlık olsun diye hazırlanıyoruz. Ama belki de sizin bizden daha çok çalışmaya ihtiyacınız var. Zaten siz öğretmenlerin ne kadar zayıf noktası varsa biz de o noktalarda zayıfız diye konuştuklarında tüylerim diken diken oldu.


Hatta ben de onlarla beraber iki saat matematik çalıştım. O kadar zevkliydi ki, iki saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Hele bir öğretmen arkadaşın hazırlamış olduğu bir çarpım tablosu vardı ki, hem çok eğlenceli hem de akılda kalıcı idi. Yanımda ikinci sınıfa geçen kızım da vardı. O bile çarpım tablosundan ikileri öğrenmişti. Diğer yaptıkları çalışmaları öğrenince ilgim iyice artmıştı.


Birince sınıfa giden kızım matematik dersinden sonra eve geldiğinde ağlardı. Kızım bile bana ’’Baba ben de ablalar gibi matematik öğretmeni olmak istiyorum’’ dedi.


Vardığım kanı şu; dersi çocuğun anlayacağı dilde anlatmak daha sonra da sevdirmekmiş. Bana çok güzel şeyler öğreten bu gençlere teşekkür ettim. Sizi tebrik ediyorum çocuklar. Gelecek yaz geldiğimde bu gençlerden kızıma matematik dersi çalıştırmalarını isteyeceğim. Çocuğumun dilinden anlayan insanların özel öğretmenler ve dershanelerden daha etkili olabileceğini fark ettim.


Zoruma giden ise; ben aslında iyi bir öğretmen değilmişim. Ders anlatmayı bilmiyormuşum. Gençler kızımla ilgilendi. Oyun şeklinde çarpım tablosu ile birkaç kez ikişer çarpım tablosunu çalıştırdı. Kızım kısa sürede zevkli bir şekilde ikileri öğrendi. Ben ise bir öğretmen olarak defalarca uğraşmama rağmen öğrenememişti. Galiba gerçek öğretmenlik çocuklara onların dilinden konuşmakmış. Meğer ben çocuğum karşısında yabancı bir dilde konuşuyormuşum.


(Esin Öğretmen İngilizce Öğretmeni Antalya KEMER)

 

Kaynak: Matematkle Barışıyorum kitabından alıntıdr.

 

190 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın