HUYUMUZ KURUSUN
Psk. Dr. Yaşar Kuru

• Önce alay ederiz, sonra ayakta alkışlarız…
- Tıpkı, aşağıdaki tespiti ile dinleyicilerin, önce tepkisini çeken, sonra da ilgi ile dinlenen ve ayakta alkışlanan Prof.Ken Robinsona yapıldığı gibi...

• “Mevcut eğitim sistemi 19. yüzyılda icat edilmiştir.
- Asıl amacı, sanayileşen toplumun ihtiyacını gidermektir…” (Prof. Dr.Ken Robinson).
* İşte bu yüzden günümüzde, hemen herkes, tek bir alanda ve meslek icra edecek kadar bilgi depoladıktan sonra, ilimle-bilimle uğraşmıyor.
-Farklı alanlarda eğitim alarak topluma, dünyaya ve insanlığa katkıda bulunmaya çalışmıyor.

* Örneğin:

- Abbasilerin son 100 yılında olduğu gibi:
- Tıp okuduktan sonra, dönüp felsefe, matematik, uzay bilimleri, coğrafya...ve sosyal bilimler okumaya gerek duymuyor.
- Zaman ve zemin de bırakılmıyor da ondan...

* Bendeniz, Sayın Robinsonun bu saptamasını, sadece şekilsel anlamda da olsa, tespit etmiş olduğumu düşünüyorum.

• Şöyle ki:

- Eğitim sisteminde, sınıflardaki öğrenci yerleşiminin ve sıra sisteminin hatalı olduğu kanaatindeyim.
- Çünkü; eğitim ortamında, tüm öğrencilerin, birbirlerinin yüzüne bakacak şekilde oturmaları ve peş peşe oturarak birbirlerinin enselerine bakma tarzındaki sınıf düzeninin pedagojik olmadığı görüşündeyim…
- Esra Aslan Toprak’ın, aşağıda paylaştığı videoyu mutlaka izlemenizi öneriyorum…
- Kendilerine de teşekkürlerimi sunuyorum.

• Gelelim, bugünkü paylaşımımızın konusuna:

• Çok değerli ve kederli öğretmenim;
- Ortaokul öğrencilerinden söz etmiyoruz, lise öğrencilerinden de…

• İlkokul ikinci, üçüncü sınıfındaki küçük çocuklara sözümüz geçiyor mu…
- Onları susturabiliyor, sınıfa hakim olabiliyor muyuz…
- Ufacık çocuk öğretmeniyle inatlaşıyor, arkadaşına dikleniyor, sınıfı karıştırıyor, derslerine çalışmıyor, ödevlerini yapmıyor.

• Bu da gösteriyor ki:
- Ne dik duruşumuz, çatık kaşlı oluşumuz, buyurgan tavrımız,
- Ne emredici hitaplarımız,
- Ne de disiplinle, velisiyle onu tehdit etmelerimiz pek işe yarıyor…

• Öğretmenler olarak ne yaptığınızdan çok; ne yetiştirdiğinize bakmanız, sonuca yoğunlaşmanız sizin için daha aydınlatıcı bir yöntem olabilir.
- Diyelim ki; ilkokulda dört yıl boyunca, öyle yada böyle sözünüzü geçirdiniz. Orta okula teslim ettikleriniz öğrencinizi hiç takip ettiniz mi…

• Ortaokul öğretmenlerinin de;
- Tüm gayretleri ile , yetiştirmeye çalıştıkları öğrencilerini liseye teslim ettiler.
- Onların hal ve tavırlarını, alışkanlıklarını, neler yaptıklarını hiç merak edenleri oldu mu… bilemiyorum.

* Örneğin:

• Sigaraya başlamışlar mı?
• İçki içiyorlar mı?
• Uyuşturucu kullanıyorlar mı?
• Çeteleşmişler mi?
• Sınıftaki arkadaşlarıyla ilişkileri nasıl?
• Öğrenci olmaktan, okula gidip gelmekten pek hoşnutlar mı?
Yoksa zoraki bu deveyi gütmeye mi çalışıyorlar…

• Aslında biz; en iyimser bakışla durumu tahlil etmeye çalışıyoruz, yoksa;

- Sigaraya başlama yaşının ilkokullara dayandığını,
- Henüz ilkokulda başlayan çeteleşmelerin orta okulda tehlikeli boyutlara ulaştığını,
- İçki-uyuşturucu kullanma yaşının da neredeyse lisenin ilk yıllarına yaklaştığını, ürpererek, korkarak ve kaygılanarak her gün görsel ve yazılı medyadan takip ediyoruz.

• Vefakar ve fedakar aziz öğretmenim:
- Bu çocuklara ne zaman ve nasıl sözümüz geçecek…

Psk. Dr. Yaşar Kuru

Psk. Dr. Yaşar Kuru'nun Tüm Makaleleri

anne baba eğitimi ana sayfa