• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam364
Toplam Ziyaret2464191

Eşin, eşe karşı "aidiyet" bağı

16/12/2021

aile-ve-aidiyet

Anne Baba Eğitimi / Eşin, eşe karşı "aidiyet" bağı
Psk.Dr. Yaşar Kuru


* Boşananlar, bir şekilde sorunlarına "virgül" koyanlardır.
* Dağılan evliliklerin sayısı, huzursuz ve sorunlu olarak devam eden evliliklerin sayısının yanında, devede kulak bile değildir.


* Her şeye rağmen; devam eden problemli evliliklerin bir çoğunda yaşanan sorunların temelinde; eşlerin, eşlerine karşı “aidiyet yoksunluğu” hastalığı vardır.
• Eşlerin, birbirlerine karşı aidiyet geliştirememelerinin baş sorumlusu ise, ailede var olan “sağlıksız” iletişim yöntemleri ve uygulamalarıdır.


• Bu durum; en az, çocukla ebeveyn arasında oluşması gereken aidiyet kadar önemlidir.
• Eğer; eşlerden biri, diğeri hakkında:
- “ Varsa yoksa arkadaşları…
- Nesi var nesi yok, başkaları ile paylaşır…
- Sanki arkadaşları ile evli…
- Kendisi ile ilgili bir çok konuyu, başkalarından öğreniyorum…
- Uydurduğu senaryoları, bir süre sonra, farkında olmadan kendisi yalanlayabiliyor…
- Bu insan, evden neden bu kadar sıkılgan, anlayamıyorum…
- İşten gelir, yemeğini hızla yer; hışımla dışarıya fırlar…
- Bizimle ne zamanını ne de düşüncelerini, hislerini paylaşır…
- Aha öyle, koltuğa gömülüp kalır…
- Onun evdeki önceliği; televizyon…maç, haberler, filmler… şeklinde düşüncelere sahipse, iki kere düşünmeli ve kendisini çek etmelidir.


• Çünkü;
- Hiçbir insan:
- Yaşadıklarını, öğrendiklerini, gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini…içinde “depolayacak”, biriktirecek ve koruyacak bir özellikte yaratılmamıştır…
- Hiçbir insanın vücudunda böyle bir alan yoktur.
- Bu konuda kendisini zorlayan insanlar, yani, her türlü birikimlerini içinde saklayanlar, potansiyel tehlikeli sayılırlar…
- Bir gün konuştuklarında, bir çok kimseyi, ebedi olarak susturabilirler…

- İnsan;
- Anlatabildiği, konuşabildiği, kendini ifade edebildiği, hislerini, duygularını paylaşabildiği “mekana” ve “kişilere” karşı, aidiyet geliştirir. Yani, her şeyini orada ve onlarla paylaşır.
- Onlarla olmaktan, onların bulunduğu mekanda bulunmaktan haz duyar.

 

• Nasıl ki:
- Okuldan dönen çocuğunuza, okulla ilgili sorular sormayın diyorsak, işten eve gelen eşinize de, o anlatmak istemediği sürece, işi, kazancı, işyeri…ile ilgili sorular sormamalısınız.
- Bunun yerine, onun ilgi alanında olan ve zevk duyacağı bir konuyu gündeme getirmelisiniz.

- Eşinizin;
- Yüz hatlarından, sesinden, soluğundan, yürüyüşünden, duruşundan, bakışından… yola çıkarak, “vücut dilini” okumaya çalışın.
- Canının sıkkınlığını, neşesinin var olup olmadığını, kaygılarını, ruh halini belirleyin.
- Onun; maddi boyutunu değil, ruhsal dünyasını, duygularını, hislerini anladığınız sürece, onunla, sağlıklı iletişim kurma imkanı bulabilirsiniz.


• Bunları yapabilmeniz için de;
- Sizin duygu dünyanız açık, iç dinamikleriniz faal olmalıdır.
- Yani; acıma, empati kurabilme, merhamet…hisleriniz çalışmalıdır.


• Her insanın;
- Yaşadıkları ve hissettikleri için “sırdaş” birine ihtiyacı vardır.
- Bu kişi, çocuk ise; ilk hedefi annesi-babasıdır,
- Anne yada baba ise; eşidir.

 

• Eğer eşlerden biri, kendisinin diğerine:
- Anlatacaklarından, onunla paylaşacaklarından dolayı;
- Suçlanacağını, ayıplanacağını, küçümseneceğini, küçük düşürüleceğini, alaya alınacağını, başkalarının eşleri ile kıyaslanacağını, yargılanacağını, hesaba çekileceğini, yanlış anlaşılacağını “hissederse”:
- Ona, ağzını bile açmaz.


• Dışarıda;
- Dedikoduya meraklı o kadar çok insan var ki…
- Gider; aidiyetini onlarla gerçekleştirir, onlarla bağ kurar.
- Eşin eşe karşı “aidiyet” oluşturmasının baş aktörü, onun yanında kendisini ve ruh dünyasını güven ve emniyet içinde hissetmesidir.


• Eşler;
- Meslekleri, meşguliyetleri ve kimlikleri ne olursa olsun:
- Eve adım attıkları andan itibaren, eş, anne, baba kimliklerini yakalarına takmalıdır.

 

• Zira; hiçbir eş ve hiçbir çocuk;
- Bir polis müdürünün, bir emniyet amirinin, bir savcının, bir hakimin, bir askerin yada kumandanın yanında, kendisini “rahat” hissedemez…
- Gün boyu yaşadıklarını, hissettiklerini, düşüncelerini, duygularını, sıfatlarını üzerinde taşıyan ve önemseyen biri ile paylaşmak istemez.
- Velev ki; bu kişi, eşi ya da babası, annesi olsun…

 

• Evde çocukları ile, veya eşi ile;
- Gerektiğinde; takla atan, güreş tutan, körebe oynayan, göbek atabilen, üzülebilen, ağlayabilen, göz yaşı dökebilen...şakalaşan, gülüşen, oynaşan, sofra hazırlayan, sofra kaldıran…bir komutan, bir vali, bir emniyet amiri, annelik-babalık veya eş olma kimliğini, yakasına takmış demektir.
• Bu gibiler; ailesi ile aidiyet bağı kurmayı başarabilmiş kimselerdir.

 

Yazarın diğer makaleleri

 

anne baba eğitimi ana sayfa

 

97 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın