• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam966
Toplam Ziyaret2380637

Matematik Karşısında Neden Bocalıyoruz? 5

13/12/2022

matematikte-neden-geriyiz-5

matematikkafe.com

Pozitif kal-matematikkafe.com

Önceki sayfa: Matematik Karşısında Neden Bocalıyoruz? 4
 

Matematik Karşısında Neden Bocalıyoruz? 5


ANADOLU AÇILIMI (MEVLANA)

Tamam Hocam, kısaca "Anadolu Açılımı"nda Mimar Sinan daima gelişimi ve büyük düşünmeyi, Yunus da yapılan işe sevgi katılması ve kolaylaştırmak için çaba göstermeyi simgeliyor.

Gelelim Mevlana’ya… "Anadolu Açılımı" ve Matematiği Sevdirme projesinde Mevlana projenin hangi boyutunu temsil ediyor?

Efendim, "Mevlana"yı hakiki anlamıyla anlamak ve anlatmak özel uzmanlık isteyen bir konu. Bu yüzden ben Mevlana’nın projemize katkı sağladığı iki önemli yönü üzerinde durmak istiyorum.

1. Boyut: Mevlana’mızın "Güzel Bakan Güzel Görür. Güzel gören hayatından lezzet alır." şeklinde özetlenen, hayata ve olaylara olumlu pencereden bakışını esas alıyoruz.

Her insanın hayata bir bakış açısı vardır ve yine her insan olayları -yine bu bakış açısının sübjektifliği nedeniyle- kendi açısından görür ve değerlendirir.

İki gezgin arkadaş beraber yolculuk ediyorlarmış. Bir şehre gelmişler ve şehre girince birbirlerinden ayrılmışlar. Her ikisi de aynı şehri gezmelerine rağmen tuttukları notlar hayli farklıymış. Birincisi insanlara ön yargılı bakan, fena düşünceli gezgin, gördüğü ve yaşadığı olayları hep kötü tarafından yorumlamış.

Diğer gezgin güzel düşünceli olduğundan olayların güzel taraflarını görmüş. Sonuçta her ikisi de aynı şehri anlatmışlar ama gezi notlarını görenler birbirinden çok farklı iki şehre gittiklerini düşünmüşler.

Evet, işte bizler de aynen bu hikayede olduğu gibi günlük yaşantılarımızda bakış açımızın sonuçlarını yaşıyoruz. Olaylara güzel tarafından bakmasını bilenler ve bilmeyenler.

Her şeyde her olayda ve her insanda olumsuz bir yön bulmak mümkün olabilir. Fakat her şeyde olumsuzu aramak ve olumsuzu görmek hayatı bize zehir edebilir.

Olumlu bakış açısı olayları daha net görmemizi sağlar. Olumsuz bakış açısı ise ilk örnekte olduğu gibi bazen ayağımıza gelen fırsatları teptirecek davranışlar sergilememize sebep olur.

Olumlu pencereden bakmak hayattan alacağımız tadı da arttıracaktır. Mevlana’mız ne güzel söylemiş: Güzel bakan güzel görür, Güzel gören hayatından lezzet alır.

İkincisi de Mevlana’mızın Fil Hikayesinde ortaya koyduğu bütünü içine alan bakış açısıdır.

6 tane görme engelli adam fil görmeye giderler, artık dokunarak da olsa adını çok duydukları fili tanımaya çalışacaklardır.

Birincisi file yaklaştı ve gövdesine dokununca fili bir duvara benzetti ve dedi ki fil duvar gibi bir şey; ardından ikincisi filin dişlerine dokununca onu mızrağa benzetti; üçüncüsü hortumuna denk gelmişti, hortumu tutunca yılana benzetti fili; dördüncü ise ayaklarına yaklaşmıştı, fili bir ağaca benzetti; beşincisi kulaklarına dokunduğu fili bir yelpazeye ve altıncı da kuyruğundan tuttuğu fili bir halata benzetti…

Hepsi de ellerindeki delillere göre bir sonuca vardılar.

Mevlana’mızın bu hikayesi bana ülkemizdeki matematik sorununu toplumumuzun yalnızca bir kesimini dikkate alarak tanımlamanın Fil Hikayesinde olduğu gibi bizi yanlış sonuçlara götüreceğine şahit oldum.

Bu yüzden matematik alanında yaptığım kaynak ve internet araştırmalarımda toplumun her kesiminin bu konudaki düşüncelerine göz attım ve inceledim.

Daha sonra da bu parçaları bir araya getirince şu sonuca ulaştım. "Matematik sorunu toplumsal bir sorundur, çözümü de toplusal olmalıdır. Eğer bu sorunu ve çözümü toplumumuzun gündemine taşıyabilirsek sorunun çözümüne doğru dev bir adım atmış olacaktık."

--- Hocam, buraya kadar anlattıklarını çok iyi anladık da toplumdaki iyice yerleşmiş ve kökleşmiş "Matematik Önyargısı"nı nasıl yıkacaksınız?

--- Efendim, önemli olan Mevlana’mızın "Fil Hikayesi"nde olduğu gibi sorunu doğru tanımlamaktı. Sorunu doğru tanımladıktan sonra sıra atomu parçalamaktan daha zor olduğu söylenen önyargılara geldi. Projemizde de işin en heyecanlı ve zevkli kısmı olan bu işi Nasrettin Hoca’mıza bıraktık.

Nasrettin Hocamıza zaman tünelinden bir mesaj attım. "Hocam, toplumumuzda matematik alanında kökleşmiş önyargıları parçalamakta sıkıntı yaşıyoruz. Bu konuda bize yardımcı olur musunuz?" dedim.

Hoca’mız da bana: "Necip Hocam, seminerlerini yaparken zaman tünelinden bana 'Hocam, çocuklar ve gençler hazır, seni bekliyor.' diye acil mesaj atarsın. Ben de gelirim o önyargıların icabına bakarım." dedi.

--Hoca işe yaradı mı?

-Gelin bu sorunun cevabını bir sonraki yazımızda verelim.

Necip Güven
2034 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın