Başarılı öğrenciler vitrinde, başarısızlar kimin öğrencisi?
Matematikçiler yıllarca matematiğin ağır bir ders olduğunu tekrarlayıp durmuşlardır. İnsanlar doğada kaldırmada zorlandıkları şeyleri ağır bu kaldırmam imkansız dememişler o ağırlıkları kaldırmak için kepçeler, vinçler yapmışlar şartlara teslim olmamışlardır. Söyleyin matematikçiler ve eğitimciler olarak bizler yıllardır aynı mazeretleri papağan gibi tekrar etmekten başka ne yaptık?........
Matematik zordur, sevilmez dedik durduk. Aşıklar kendilerini sevdiklerine sevdirmek için sevdiğine şiirler yazdı, şarkılar besteledi, diller döktü. Söyleyin biz matematiği öğrencilere sevdirmek için neler yaptık?
Yıllardır bir taraftan ülkemizin yeraltı zenginlikleri ile övünürken diğer taraftan en önemli yer üstü zenginlik kaynağımız olan çocuklarımızı ``Aptal, geri zekalı, yeteneksiz, beceriksiz`` şekilde damgalayarak canına okuduk, aşağıladık, hurdaya çıkardık, yok ettik.
...
Yanlış sistemlerimize rağmen başarılı olanların "Ailesi, öğretmeni, dershanesi, okulu" olmakla övündük. Başarısız olanları ise yok saydık, unuttuk.
Öyle ya onlar nasıl olsa yeteneksiz, başarısız o yüzden onlara ``Bu da benim çocuğum, benim öğrencim:`` diyemedik. Çünkü ``Düşenin dostu olmazmış.`` diyerek onlara sahip çıkma cesareti gösteremedik.
Artık şapkamızı önümüze koyarak ``Biz nerelerde yanlış yapıyoruz?`` deme zamanı hala gelmedi mi? Onların parmak izlerinin farklı olduğu gibi yeteneklerinin, ilgilerinin farklı olduğunu, onları bir birine benzetmeye çalışmanın hem onlara hem ülkeye zarar verdiğini ne zaman göreceğiz.
Devamı
Necip Güven